13. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/14833 Karar No: 2018/11952 Karar Tarihi: 11.12.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2016/14833 Esas 2018/11952 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2016/14833 E. , 2018/11952 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR
Davacı, davalı tarafından, ... 18. İcra Müdürlüğünün 2013/15501 esas sayılı takip dosyası ile hakkında icra takibi yapıldığını, davalıya borcu olmamasına rağmen haciz baskısı altında 3.400,00TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalı şirket ile yapılan görüşmelerde esas borçlu ..."a kefil olunduğu gerekçesinin gösterildiğini ve borcun ödenmemesi nedeni ile esas borçlu ile kefil hakkında birlikte takip yapıldığını, geçerli bir kefalet sözleşmesinin söz konusu olmadığını belirterek davanın kabulü ile icra dosyasına yaptığı 3.400,00TL tarafına iadesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihi sözleşmede belirtilmediğinden sözleşmenin davacı yönünden geçersiz olacağı ve davacıya bağlamayacağı gerekçesi ile davanın kabulü ile ... 18. İcra Müdürlüğünün 2013/15501 esas sayılı takip dosyasına yaptığı 3.400,00TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. Maddesi gereğince tüketici işlemlerinde tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatlar, her ne isim adı altında olursa olsun adi kefalet sayılır.Kanunun emredici hükümlerinin mahkemece resen dikkate alınması zorunludur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda alacaklı, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ifasını isteyemez. Böyle olunca, sözleşmeye kefil olunması halinde ödenmeyen borç ile ilgili öncelikle esas borçluya gidilmesi, neticesiz kaldığının somut olarak belirlenmesinden sonra ödenmeyen borç için kefile gidilebileceğini belirten yasanın amir hükmü olmasına rağmen, mahkemece bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hükmün kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesi değiştirilerek onanması HUMK 438/son maddesi gereğidir. SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bent gereğince temyiz edilen ve sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, peşin alınan 117,02 TL harcın temyiz edene iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.