9. Hukuk Dairesi 2009/38090 E. , 2012/838 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı şirket nezdinde 15.10.2001 tarihinde (başarısına göre Ocak 2002’de maaşına zam yapılmak ve elde ettiği başarı üzerinden prim verilmek şartı ile) Finans Müdürü olarak 1.250.000.000 TL aylık net maaş ile göreve başladığını, davalı şirketin daha ilk günden verdiği sözlerde durmamaya başladığını, önce Finans Müdürü olarak işe aldığı davacının aynı zamanda muhasebe departmanına da nezaret etmesini isteyerek davacının iş yükü ve çalışma saatlerinin çok aşırı bir şekilde artmasına neden olduğu halde bunun için ek bir ücret ve fazla çalışma ücreti ödemeye yanaşmadığını, davalı şirketin davacının istifa tarihi itibariyle hak kazandığı dava ve takibe konu işlemiş ücret alacağını ve maaş farklarını ödeyeceklerini belirterek ödemediklerini, ardından ödemekten tamamen imtina edince davacının icra takibi yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve % 40’tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalışırken, 08.02.2002 tarihli dilekçe ile görülen lüzum üzerine istifa ettiğini belirterek işten ayrıldığını, davacının aldığı ücretin işyeri kayıtları ile belli olduğunu, ocak ayında aylığına zam yapılacağı ve başarı primi ödeneceği iddialarının doğru olmadığını, şirket kayıtlarına işten ayrılma tarihinin zuhulen 15.02.2002 olarak geçtiğini, her nasılsa bunu öğrenen davacının icra takibindeki kabul ve ikrarının aksine tevilli olarak bu tarihe kadar şirkete gelip giderek yardımcı olduğunu iddia ettiğini, davacının Şubat ayından 7 günlük ücret alacağının bulunduğunu, davacının işten ayrılacağını önceden ihbar etmemesi nedeniyle şirket lehine ihbar tazminatı alacağı doğduğunu, anılan alacakla davacının ücret alacağını takas ve mahsup ettiklerini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın itirazın iptali takibin devamına ilişkin olduğu, icra dosyasında davacının 8 günlük ücret talebinde bulunduğu, bilirkişice bu nedenle saptanan 15 günlük ücretin uygun bulunmadığı, davacının ücret alacağının 134,94 TL olarak kabul edildiği, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi olmadığı, dosyaya böyle bir belge ibraz edilmediği, ayrıca bilirkişice tesbitlenen bordro ve banka kayıtlarından davacının ücretinin belirlenmiş olduğu, davacının ücretinin yılbaşından itibaren 1.750.000.000 TL olduğunu somutlaştıramadığı, bu nedenle ücret artışından talebinin yerinde görülmediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar HUMK.’nun 426/A maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Birleştirilen davalarda, temyiz sınırı her dava için ayrı ayrı belirlenir.
İhtiyari dava arkadaşlığında, temyiz sınırı her dava arkadaşının davası için ayrı ayrı belirlenir.
Karşılık davada, temyiz sınırı asıl dava ve karşılık dava için ayrı ayrı belirlenir.
Tespit davalarında, temyiz sınırı tespit davasının öncüsü olduğu eda davasının miktar ve değerine göre belirlenir.
Temyiz sınırından fazla bir alacağın tamamının dava edilmesi halinde, hükümde asıl istemin kabul edilmeyen bölümü temyiz sınırını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Kısaca temyize konu edilen miktara bakılarak kesinlik belirlenir.
Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması halinde, kısaca kısmi davada kesinlik sınırı dava edilen miktara göre değil, alacağın tamamına göre belirlenir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 06.06.1975 gün ve 1975/6-8 sayılı içtihadında, 5521 sayılı yasada açık düzenleme olmamakla birlikte, bu yasanın 15. maddesindeki düzenleme gereği HUMK.’nun 426/A maddesindeki kesinlik sınırının iş mahkemelerinde verilen kararlarda da uygulanması gerektiği, grup halinde açılan davaların salt iş mahkemelerine özgü bir dava türü olmadığı, bu nedenle seri olarak açılan davalarda her dosya için kesinlik sınırına bakılması gerektiği açıkça belirtilmiştir.
F) Sonuç:
Dosya içeriğine göre temyize konu edilen miktar olan 134,94 TL. karar tarihi itibari ile 1.250 TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz isteminin HUMK.’nun 426/A, 432 maddeleri uyarınca REDDİNE 18.01.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.