14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/11325 Karar No: 2019/1003 Karar Tarihi: 07.02.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/11325 Esas 2019/1003 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı-birleştirilen davada davacı, davalının kendisine ait taşınmaza müdahalesinin önlenmesini ve garajın tecavüzlü kısmının yıkılmasını talep etmiştir. Birleştirilen davada ise müvekkilinin davacıya ait parsel içerisindeki fiili yoldan başka ana yola çıkışının bulunmadığını ileri sürerek davacıya ait taşınmaz üzerindeki bu güzergahtan geçit hakkı verilmesini istemiştir. Mahkeme asıl davanın reddine karar verirken, birleştirilen davada 103 ada 88 no'lu parsel lehine 25.03.2014 tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekli krokisinde \"C\" harfiyle gösterilen kısımda aynı yer 89 no'lu parsel aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar vermiştir. Davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin, mahkeme kararının gerekçesinden de anlaşıldığı üzere geçit kurulan kısmın aslında bilirkişi raporunda \"A\" harfiyle gösterilen yer olduğu iddiasıyla hüküm sonucunda yer alan \"C\" harfinin yerine \"A\" harfinin yazılması yönündeki tavzih istemi üzerine mahkemece, 24.06.2014 tarihli ek karar ile istemin kabulüne ve hüküm sonucunda yer alan \"C\" harfinin kaldırılarak yerine \"A\" harfi yazılmak suretiyle hükmün tavzihine karar verilmiştir. Ancak, asıl dava bakımından tarafların temyiz talebi
14. Hukuk Dairesi 2016/11325 E. , 2019/1003 K.
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davalı-birleştirilen davada davacı vekili tarafından, davacı-birleştirilen davada davalı aleyhine 18.06.2014 gününde verilen dilekçe ile hükmün tavzihi istenmesi üzerine dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; istemin kabulüne dair verilen 24.06.2014 günlü ek kararın Yargıtayca incelenmesi davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı-birleştirilen davada davalı vekili, müvekkiline ait 103 ada 89 no"lu parselin bitişiğinde bulunan 88 no"lu parselin davalıya ait olduğunu, davalının kendi taşınmazı içerisine yaptığı garajın müvekkiline ait taşınmaza yaklaşık 1,3 mt. tecavüzlü olduğu gibi kadastro paftasında herhangi bir yol bulunmamasına rağmen müvekkiline ait taşınmaz içerisinde yol oluşturarak kendi taşınmazına geçiş için kullandığını, ayrıca evinin saçaklarından akan yağmur suları ile mutfak sularının ve kazdığı su arkından taşan suların müvekkilinin taşınmazına akıp zarar verdiğini ileri sürerek davalının müvekkiline ait taşınmaza müdahalesinin önlenmesini ve garajın tecavüzlü kısmının yıkılmasını talep etmiştir. Davalı-birleştirilen davada davacı vekili, tarafların kardeş olup dava konusu taşınmazların murislerinden intikal ettiğini, davacının yirmi yılı aşkın süre önce verdiği yolu kapatması nedeniyle İl İdare Kuruluna yaptıkları başvuru sonucunda davacının müdahalesinin men"ine karar verildiğini, davanın bu nedenle açıldığını ve iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; birleştirilen davada ise müvekkilinin davacıya ait parsel içerisindeki fiili yoldan başka ana yola çıkışının bulunmadığını ileri sürerek davacıya ait taşınmaz üzerindeki bu güzergahtan geçit hakkı verilmesini istemiştir. Mahkemece, asıl davanın reddine; birleştirilen davanın kabulü ile 103 ada 88 no"lu parsel lehine 25.03.2014 tarihli fen bilirkişisi raporu ve ekli krokisinde "C" harfiyle gösterilen kısımda aynı yer 89 no"lu parsel aleyhine geçit hakkı kurulmasına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmeksizin 09.06.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Davalı-birleştirilen davada davacı vekilinin, mahkeme kararının gerekçesinden de anlaşıldığı üzere geçit kurulan kısmın aslında bilirkişi raporunda "A" harfiyle gösterilen yer olduğu iddiasıyla hüküm sonucunda yer alan "C" harfinin yerine "A" harfinin yazılması yönündeki tavzih istemi üzerine mahkemece, 24.06.2014 tarihli ek karar ile istemin kabulüne ve hüküm sonucunda yer alan "C" harfinin kaldırılarak yerine "A" harfi yazılmak suretiyle hükmün tavzihine karar verilmiştir. Ek karar, davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı HMK"nin 305-306 maddelerinde düzenlenen tavzih, bir hükmün yeterince açık olmaması, icrasında tereddüt uyandırması veya birbirine aykırı fıkralar ihtiva etmesi halinde hükümdeki gerçek anlamın meydana çıkarılması için başvurulan yoldur. Anılan maddelere göre açık olmayan, icrasında tereddüt uyandıran veya çelişik fıkralar içeren hükümlerin tavzihi istenebilir. Tavzih yoluyla talebin ve buna bağlı olarak hükmün ya da doğrudan doğruya hükmün esasının değiştirilmesi mümkün değildir. Somut olaya gelince; asıl dava bakımından tarafların temyiz talebi bulunmayıp mahkemece verilen kararın kesinleştiği ve tavzih yoluyla önceki hüküm sonucunun değiştirilemeyeceği gözönüne alınarak tavzih isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, bu hususlar gözardı edilerek tavzih kararı ile yazılı şekilde yeni bir hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle ek kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı-birleştirilen davada davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ek kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.