Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/2773 Esas 2019/5593 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2773
Karar No: 2019/5593
Karar Tarihi: 27.11.2019

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/2773 Esas 2019/5593 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2019/2773 E.  ,  2019/5593 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ...tarafından, davalı ... İnş. Yapı Elemanları San. Tic. AŞ aleyhine 18/05/2009 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 14/02/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 27/11/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY YAZISI

    Dava, İİK"nun 89/3. maddesine dayalı menfi tespit istemine ilişkindir.
    Bu davada hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden göz önünde tutulur. Eldeki dava, borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava hakkı hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada, (davada) zorunluluk olmalıdır. İdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, ‘hemen’ tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlıdır:
    a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
    b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
    c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
    Somut olayda; davacıya gönderilen birinci ve ikinci haciz ihbarnameleri kendisine tebliğ edilmiş ve davacı süresi içinde her 2 ihbarnameye de itiraz etmiştir. Davacı 1.ci ve 2.ci haciz ihbarnamesine süresinde itiraz ettiğine göre borç yeddinde sayılamaz. Şu durumda ikinci ve üçüncü haciz ihbarnamelerinin hüküm ifade etmeyeceği sabittir ve davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararı yoktur. Şu durumda, mahkemece dava açılmasında hukuki yarar olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı düşüncesiyle çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 27/11/2019









    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.