9. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/1440 Karar No: 2013/12444 Karar Tarihi: 18.04.2013
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2011/1440 Esas 2013/12444 Karar Sayılı İlamı
9. Hukuk Dairesi 2011/1440 E. , 2013/12444 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, izin ücreti, genel tatil ücreti ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti: Davacı, iş sözleşmesini fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle haklı nedene feshettiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir. B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının işten ayrılmasının haklı bir nedene dayalı olmadığını, fazla mesaisinin bulunmadığını ,yıllık izinlerini tam olarak kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, davacının iş akdini ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle haklı olarak feshettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe: 1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır. Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu "eksik bir borç" haline dönüştürür ve "alacağın dava edilebilme özelliği"ni ortadan kaldırır. Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, 1086 sayılı HUMK hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir. Somut olayda, davacının alınan bilirkişi raporu doğrultusunda isteklerini ıslah ile artırmasından sonra davalı yasal süresi içinde zamanaşımı def"inde bulunmuştur. Mahkemece davalının ileri sürdüğü zamanaşımı defi dikkate alınmadan karar verilmesi isabetsizdir. F) Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 18.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.