4. Hukuk Dairesi Esas No: 2019/2867 Karar No: 2019/5637 Karar Tarihi: 27.11.2019
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/2867 Esas 2019/5637 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2019/2867 E. , 2019/5637 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/08/1998 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 31/07/2007 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, trafik kazası sonucu yaralanmadan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalının sevk ve idaresindeki motorsiklet ile karşıdan karşıya geçmekte olan davacıya çarptığını ve meydana gelen trafik kazasında davacının vücudunda kırık oluşacak şekilde yaralandığını, davacının bu yaralanma nedeniyle iş gücünü büyük oranda kaybettiğini, hastane masrafı yapmak zorunda kaldığını, iş gücü kaybı nedeniyle manevi olarak da yıprandığını belirterek oluşan maddi ve manevi zararın tazmini talep etmiştir. Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu benimsenerek davanın kısmen kabulüne ve davacının maddi tazminat istemine yönelik fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir. Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 135. maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nunun 156. maddesi) ""Müruru zaman katedilmiş olunca katıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeğe başlar. Borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima on senedir."" düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya içeriğinden; davanın 18/08/1998 tarihinde açıldığı, mahkemece davanın kabulüne dair verilen 30/10/2000 günlü ilk kararın Dairemizin 21/04/2005 gün 2004/10161 esas – 2005/4230 sayılı ilamı ile bozulduğu, bozma üzerine yapılan yargılama sonunda 31/07/2007 tarihinde davanın kısmen kabulüne ve davacının maddi tazminat istemine yönelik fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verildiği, davacı asılın 27/02/2019 tarihli dilekçesi ile gerekçeli kararın taraflara tebliğini talep ettiği ve davacı asıla 27/2/2019 tarihinde, davalı vekiline ise 01/03/2019 tarihinde gerekçeli kararın tebliğ edildiği, böylece hüküm tarihi ile kararın taraflara tebliğ tarihi arasında on yıldan fazla süre geçtiği anlaşılmaktadır. Hükmün doğurduğu sonuçların büyük bir kısmı tefhim anından itibaren meydana gelir. Buna karşılık bazı sonuçları ise hükmün kesinleşmesi ile doğar. Hakim verdiği hükmü kendiliğinden değiştiremez. İlam zamanaşımına uğramış olsa bile temyiz edilip Yargıtay tarafından bozulmadıkça davayı tekrar ele alıp zamanaşımı nedeniyle reddedemez. Şu halde, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 135/2. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nunun 156/2.maddesi) uyarınca hükmün verildiği tarihten itibaren on yıl geçmekle ilamın zamanaşımına uğradığı, davalının bu on yıllık sürenin geçmesinden sonra ilamın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek hükmü temyiz etmiş olduğu gözetildiğinde mahkemece ilamın zamanaşımına uğradığı nazara alınarak yeniden hüküm kurulması gerekir. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına 27/11/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.