15. Hukuk Dairesi 2017/49 E. , 2017/2322 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, davalı yüklenici tarafından başlatılan ilâmsız icra takibine davacı yan tarafından itiraz edilmemesi nedeniyle kesinleşen ilâmsız icra takibi sebebiyle davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece ispat külfeti davacıda olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz olunmuştur.
Davalı vekilince Uşak 1. İcra Müdürlüğü"nün 2014/4449 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi konusu alacağın dayanağı olarak 27.08.2014 gün ve 6.962,00 TL bedelli fatura gösterilmiştir. Söz konusu fatura içeriğinde, araç tamirine ilişkin malzeme bedeli ve işçilik bedelinin davalı iş sahibi adına yapıldığı açıklamasına yer verilmiştir, davacı vekili ilâmsız icra takibine Uşak İli dışarısında olması nedeniyle süresinde itiraz edemediğini, davalı ile arasında sözleşmeden kaynaklı hukuki ilişki olmadığını, ilâmsız icraya dayanak olan faturanın takipten önce tebliğ edilmediğini bu nedenle ilâmsız icra takibinde kesinleşen miktar yönünden borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı vekili ise davacının Uşak İli Derbent Köyünde kum ocağı işlettiği sırada sahibi olduğu kamyon kantarına yıldırım düşmesi sonucunda davalının kantarı tamir ettiğini borcun kaynağının bu olduğunu davalıya güvenerek yazılı sözleşme akdetmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan delil listesinde davalının ilâmsız icra takibine dayanak olan faturayı davacıya iadeli taahütlü olarak gönderdiğini, ancak davalının kargo ile iade ettiğini, davalının ise KDV ödememek için faturayı iptal ettiğini belirtmiş, yerel mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan 05.01.2016 havale tarihli bilirkişi raporunda ise takibe dayanak yapılan faturanın davacının ve davalının muhasebe kayıtlarında mevcut olmadığı belirtilmiştir. Yerel mahkemece 03.03.2016 tarihli celsede davacı yana delil listesinde yemin deliline dayanması nedeniyle yemin teklif etme hakkı hatırlatılmış, davacı vekilinin 10.03.2016 havale tarihli dilekçesinde yemin deliline dayanmayacaklarını bildirmesi üzerine davacının davasının ispatlayamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Yemin delili 6100 sayılı HMK"nın 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yemin kesin delillerdendir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.04.2010 tarih
2010/6-153 Esas, 2010/232 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “yemin teklifini ispat yükü kendisine düştüğü halde iddiasını veya savunmasını başka delillerle ispat edememiş taraf yapar. Bu halde, ilk önce diğer delillerin incelenmesi ve bunlar ile iddia veya savunma ispat edilememişse ancak bu takdirde yemin deliline başvurulması gerektiği kuşkusuzdur. Eş söyleyişle, diğer delilleri ile birlikte yemin delilini de bildirmiş olan taraf, diğer delillerle iddia veya savunmasını ispat edemezse, o zaman kendisine yemin teklifi hakkı kullandırılmalıdır. Kuşkusuz, kesin delil niteliğinde bulunan yemin deliline dayanan taraf, bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlüdür. Şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemez.” İddia veya savunmasını ispat edemeyen tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatılabilmesi için yemin deliline dayanılmış olması da gerekir.
Somut olayda ise icra takip dosyasında takibe dayanak yapılan faturanın örneği mevcut olup faturanın davacı tarafa gönderildiği ancak faturanın iade edildiği, davalı tarafından takibe konu faturanın ticari defterlerine işlenmeden iptal edildiği anlaşılmaktadır, davacı taraf akdî ilişkiyi inkâr etmiş olup ispat külfeti davalıdadır, ne var ki davalı da savunmasını yazılı deliller ile ispatlayamamıştır. 6100 sayılı HMK"nın 200. maddelerine göre 2.500,00 TL"nin üzerindeki hukuki işlemlerin senetle ispat edilme zorunluluğu olup açıkça muvafakat edilmedikçe tanık dinlenilmesi caiz olmadığından akdî ilişkinin tanık delili ile ispatı mümkün değildir. Davalı yan savunmasını kanıtlayamamıştır, ne var ki davalı vekili delil listesinde yemin deliline dayandığından davalı yana davacı tarafa yemin yöneltme hakkı hatırlatılmalı ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir. Aksine düşünceler ile ispat külfeti ters çevrilerek karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 30.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.