8. Hukuk Dairesi 2018/4532 E. , 2020/127 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Hatay 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Yıkım, Eski Hale Getirme Bedeli
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, yıkım talebinin reddine ve eski hale getirme bedeli davasının da kısmen kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı Hazine vekili, mera vasfında olan 134 ada 152 parsel sayılı taşınmazın 1.032,00 m2’lik kısmına davalı tarafından buğday ekilmek suretiyle müdahale edildiğini belirterek müdahalenin önlenmesine, dava konusu taşınmaz üzerindeki buğday dahil her türlü muhdesatın kal’ine ve 147,28 TL eski hale getirme bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, kal isteminin reddine ve eski hale getirme bedeli davasının ise kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elatmanın önlenmesi, kal ve eski hale getirme bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 134 ada 152 parsel sayılı taşınmazın ham toprak vasfı ile davacı Maliye Hazinesi adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca hükme esas alınan ziraat bilirkişi raporuna göre, taşınmazın (her ne kadar mera olduğu iddia edilse de) hali hazırda üzerinde herhangi bir mera bitkisine rastlanılmadığı, müdahale edildiği belirtilen alanın fazla meyilli yamaç durumda olduğu, sulama imkanının bulunmadığı, bu alana ulaşım için herhangi bir yolun olmadığı ve müdahale edildiği belirtilen alanın keşif tarih itibariyle boş olup üzerinde de ekili dikili bir şeyin de bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bilindiği üzere, ispat yükü kural olarak davacıya düşer; yani, davacı davasını dayandırdığı olguları ispat etmelidir.
Yine, kural olarak herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, kendisine ispat yükü düşmeyen diğer tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilmemiş sayılır.
Elatma bir haksız eylem olup varlığı her türlü delil ile ispatlanabilir. Dava konusu taşınmaza haksız elatıldığını ispat yükü davacıdadır. Hal böyle olunca, davalının haksız bir kullanımının var olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir. Ne var ki; dosya içeriğinden ve toplanan delillerden dava konusu taşınmazın davalı tarafından kullanıldığına dair her türlü şüpheden uzak somut bir delil yer almamakla birlikte davacı tanık bildirmeyerek iddiasını tanık delili ile de kanıtlamamıştır. Nitekim yukarıda izah edilen Ziraat Mühendisi raporu da bu hususu doğrular niteliktedir.
O halde, dava konusu taşınmazın davalı tarafından kullanıldığı usulü dairesince ispat edilemediğine göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14/01/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.