17. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/1744 Karar No: 2014/7616 Karar Tarihi: 15.5.2014
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/1744 Esas 2014/7616 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2013/1744 E. , 2014/7616 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri 3. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 17/10/2012 NUMARASI : 2011/563-2012/570
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, borçlu Y.. A.. aleyhine icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunmadığını ancak kendisine ait taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket cevap vermemiş, diğer davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davanın İİK.nun 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olup koşulları oluşmayan davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Bir davada taraflarca öne sürülen maddi olayların hukuki değerlendirmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak 6100 sayılı HMK.nun 33. maddesi gereğince hakimin doğrudan görevidir. 6183 sayılı Yasanın 24 ve devamı maddelerinde belirtilen tasarrufun iptali davası; borçlunun alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mal varlığından çıkarmış olduğu, mal ve hakların veya bunların yerine geçen değerlerin, tasarruftan zarar gören alacaklının, alacağını elde etmesi amacıyla dava açarak tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlaması şeklinde tanımlanabilir. İptal davaları ile güdülen amaç; bir alacağın tamamının yada bir kısmının tahsiline olanak bırakmamak amacıyla, borçlu tarafından yapılan bir taraflı hukuksal işlemlerle, borçlunun amacını bilen veya bilmesi gereken kimselerle yapılan bütün hukuksal işlemlerin hükümsüzlüğünü sağlamak ve bu yol ile alacağı tahsil etmektir. Ayrıca 6183 sayılı yasanın 24 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında alacaklı tarafından yapılan ve kesinleşen bir icra takibinin bulunması, bu takip sırasında alacağını tahsil edememesi ve dava açmak için 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmemesi davanın ön koşuludur. Bir dava da olayları ileri sürme taraflara, hukuki tasvifi yapma hakime aittir. HMK"nın 31.maddesi hükmüne göre yine hakimin davayı aydınlatma görevi vardır. Somut olayda; davacı tarafından davalı Y.. A.. hakkında icra takibi yapılmış ve kendisine ait taşınmazı alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla diğer davalı H.. Y.."na sattığını ileri sürülerek yapılan satışın BK.nun 18. maddesi uyarınca iptali ile kendilerine İİK.nın 283/1 maddesinin kıyasen uygulanmak suretiyle cebri icra yetkisi verilmesi talep edilmiştir. Yargılama sırasında da davacı taraf aynı şekilde beyanda bulunmuştur. Davacı dava açarken ister BK 18.maddesi, isterke İİK 277.maddesine dayandırabilir. Bu durumda davacının davasını özellikle BK.nun 18.maddesine dayalı olarak açtığını bildirmesi ve dava açma hakkını muvazaa yönünde tercih etmiş olması karşısında mahkemece davanın BK.nun 18.(Yeni BK. 19.maddesi) maddesindeki genel muvazaaya dayalı tapu iptal ve tescil istemi doğrultusunda değerlendirilmesi, iptal kararı verilmesi halinde İİK.nın 283/1 maddesinin kıyas yoluyla uygulanması, tarafların iddia, savunma ve delillerinin bu yönde incelenip sonuçlandırılması gerekirken yazılı olduğu üzere yanlış değerlendirme sonucu davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır. SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.