13. Hukuk Dairesi 2017/701 E. , 2018/1928 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalı idare ile aralarında düzenlenen sözleşme uyarınca davalıya 6.8.2008-31.12.2010 tarihleri arasında hizmet verdiğini, 5510 Sayılı Yasa’nın SSK prim ve devlet katkısı başlıklı 81. maddesi’nin 1. bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta işlemlerinden, işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutarın Hazinece karşılanacağının belirtildiğini, yasanın açık hükmüne rağmen 5 puana isabet eden kısmın davalı tarafından ödenmediğini ve hak edişlerden haksız olarak kesinti yapıldığını, ayrıca hakediş bedellerinin geç ödenmesi nedeniyle hakediş tarihleri ile ödeme tarihleri arasında vade farkı oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının toplam alacağının 227.068,47 TL olduğu ve davacının yasal hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, 10.000,00 TL’nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı idareye hizmet verdiğini, davalı idarenin 5510 sayılı yasa gereğince kendisine ödenen beş puanlık Hazine yardımını, hakedişlerinden kestiğini, ayrıca sözleşme süresince hakedişlerinin de zamanında ödenmemesi nedeni ile hakediş tarihleri ile ödeme tarihleri arasında vade farkı oluştuğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, 1.3.2016 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davacının toplam alacağının 227.068,47 TL olduğu ve davacının yasal hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulü ile 10.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Hükme esas alınan 1.3.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davacının davalı kurumdan toplam alacağı 227.068,47 TL olarak belirtilmişse de, söz konusu raporda, hakediş ödemeleri açık ve net olarak belirtilmediği gibi davacının hakedişlerinden kesinti yapılan % 5 işveren hissesinin ne kadar olduğuna dair de bir açıklama bulunmamaktadır. Diğer yandan davacının dava tarihinden önce davalıyı usulüne uygun temerrüde düşürdüğüde ispatlanamamış olup, alınan bilirkişi raporunda faiz hesaplaması yapılması da hatalıdır. Denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayan söz konusu bu rapora göre karar verilmiş olması isabetsizdir. Bu durumda, mahkemece, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda konusunda uzman bilirkişi kurulundan dayanaklarını gösterir, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.