13. Hukuk Dairesi 2016/12171 E. , 2019/9162 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, davalıya ortak muristen bağımsız bölümlerdeki hissesinin satışı için vekaletname verdiğini, davalı yanca muristen kalan bağımsız bölümlerinin satılmasına rağmen kendisine ait hisse karşılığı ödenmediğini ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL"nin satışın gerçekleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacı ile kardeş çocukları olduğunu, vekaleti kötüye kullanmadığını, muris ..."ın ölmeden önce miras hisselerini herkese dağıttığını, davalıya da annesinin hissesinden dolayı ev yerine para verdiğini, davacının, kendisi hakkında tehditle vekaletname aldığı iddiasıyla şikayetçi olduğunu, takipsizlik kararı verildiğini ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, vekaletin kötüye kullanılması nedenine dayalı tazminat talebine ilişkindir. Davacı, verdiği vekalete istinaden davalının taşınmazın satışı nedeniyle tahsil ettiği paranın kendisine ödenmediğini iddia ederek eldeki davayı açmıştır. Mahkemece, vekaletnamenin tehdit ile verildiğine dair delil bulunmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İleri sürülüş şekli ve dayanılan olgular çerçevesinde, davacının bu davadaki alacak isteminin, vekaletnamenin tehdit ile verildiği iddiasına dayalı olmadığı, davacının isteminin vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı açıktır. Gerçekten de vekil, vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. Başka bir ifade ile, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle yükümlüdür. (TBK. 508. madde) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler öncelikle dahildir. Vekilin hesap verme borcu, vekalet sözleşmesinin kurulmasıyla birlikte doğup, işin vekil tarafından yürütülmesi sırasında ve sona ermesinde de devam etmektedir. Vekilin aldıklarını geri verme borcunda muacceliyet, vekilin hesap vermesi veya sözleşme ilişkisinin bitmesi ile başlar. (Hukuk Genel Kurulunun 2011 tarih ve 2011/13-161 esas ve 2011/276 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) Somut olayda, mahkemece, vekaletnamenin tehdit ile verildiği iddiası üzerinden yargılama yapılarak karar verilmiş ise de, davacının iddiasının, vekilin hesap verme yükümlülüğüne aykırı davranması hukuksal nedenine dayandırıldığı dosya kapsamı ile sabittir. Hal böyleyken mahkemece, davalının sorumluluğunun bu minvalde değerlendirilmesi ve ispata yönelik delilileri toplanarak sonucuna göre karar vermesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.