20. Hukuk Dairesi 2013/314 E. , 2013/4840 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında,...Köyü 120 ada 32 parsel sayılı 710 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adlarına tesbit edilmiştir. Davacı Hazine, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parselin tesbit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, Hazine tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine Dairece karar bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.2.2009 tarih ve 2008/14670 E. - 2009/2044 K. saylı bozma kararında özetle; " Mahkemece, kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritalarıyla, eski tarihli haritaların uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme sonucu, çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında kaldığı ve mahkeme kararlarına dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunda, orman olarak nitelendirilmediği bildirilmişse de, rapora eklenen 1964 tarihli memleket haritasında çekişmeli parselin bulunduğu yerin yapraklı ağaç rumuzu ile işaretlenen alanda kaldığı, bilirkişiler tarafından bu rumuzun neyi ifade ettiğinin açıklanmadığı, ziraat uzmanı raporuna göre % 2 eğimde nadas halinde tarla olduğu, rapora ekli fotoğraflarda ise taşlık yapıda görüldüğü anlaşılmaktadır. Bu durumda; uzman bilirkişi raporlarının çekişmeli taşınmazın gerçek durumunu yansıtıp yansıtmadığı konusunda tereddüt oluşmuştur.
Diğer taraftan; çekişmeli parselin bulunduğu yörede ilk orman kadastrosu 1947 yılında seri usûlüne göre, her hangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan ve isimleri belirlenen orman bazında yapılıp kesinleşmiştir. Daha sonra 2004 yılında çalışan orman kadastro komisyonlarınca, aplikasyon ve 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması birlikte yapılmıştır. Bu durumda, serinin dışında kalan yerlerde orman kadastrosu yapılmış sayılmayacağından bu nitelikteki taşınmazların orman olup olmadığı eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğraflarının uygulanması, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsü, toprak yapısı, eğim ve çevre taşınmaz özelliklerinin incelenmesi sonucu belirlenmelidir
O halde mahkemece, usûlünce orman ve zilyetlik araştrması yapılarak, bundan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu, davalılar yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine ve 120 ada 32 nolu parselin tespit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1947 yılında 3116 sayılı Kanuna göre seri usûlde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 14.04.2004 tarihinde ilân edilip dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve adına tescil kararı verilen kişiler yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenerek, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılıp hüküm kurulmuş olduğuna göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13/j maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına 30/04/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.