14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/921 Karar No: 2013/3381 Karar Tarihi: 07.03.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/921 Esas 2013/3381 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2013/921 E. , 2013/3381 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.07.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 09.10.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalılar ... ve ..., davayı kabul etmiş, diğer davalı ... davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnanç sözleşmesi, 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) “delil başlangıcı” niteliğinde bir belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir. Yazılı delil veya “delil başlangıcı” yoksa inanç sözleşmesinin ikrar (HMK m.188) yemin (HMK m.225 vd) gibi kesin delillerle de ispat edilmesi olanaklıdır. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemenin davacıya bu hakkını hatırlatması gerekir. Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; davacı, inanç sözleşmesinin varlığını ispatlayamamıştır. Ancak, varlığı ileri sürülen inanç sözleşmesinin diğer tarafı olan ...in mirasçıları davalılar ... ve ... 19.08.2009 tarihli yazılı beyanları ile davayı kabul etmişlerdir. Taşınmaz üzerinde davacı ve davalılar elbirliği halinde malik olduklarından birbirlerine mülkiyet haklarını devretmeleri mümkündür. HMK"nın 311. maddesi gereğince kabul, kesin hüküm gibi sonuç doğuracağından davayı kabul eden mirasçıların payları yönünden davanın kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece 1/4 payın davanın reddini isteyen mirasçılardan ..."in üzerinde bırakılarak diğer paylarla ilgili talebin kabul edilerek davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken tümü ile ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.03.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.