14. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/1839 Karar No: 2013/3987 Karar Tarihi: 18.03.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/1839 Esas 2013/3987 Karar Sayılı İlamı
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2013/1839 E. , 2013/3987 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.05.2011 gününde verilen dilekçe ile yaylaya elatmanın önlenmesi ve kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 01.11.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekil, dava konusu 170 ada 155 parsel sayılı yaylada davacı ve davalının evleri bulunduğunu, davalının, davacının yayladaki daha önce geçmekte olduğu yolun önüne duvar örmek suretiyle geçişini engellediğini öne sürerek elatmanın önlenmesi ve kal istemiyle dava açmıştır. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Hukuki nitelikleri itibariyle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olan yaylalar özel mülkiyete konu olamazlar. Bu nedenle de mülkiyeti devlete ait olan yerlere ilişkin davayı Hazine açabileceği gibi yaylaların sınırları içinde bulunduğu ve yararlanma hakkı olan köy tüzel kişilikleri ve belediyelerin de dava açma hakları vardır. Ancak, somut olayda olduğu gibi, köy muhtarının dava açmaması halinde kullanma hakkı bulunan köy halkından bir ya da birkaç kişinin dava açma hakkı olup olmadığı sorunu karşımıza çıkmaktadır. Köy adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi ile köy aleyhine açılan davalarda köyü temsil yetkisi 442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi uyarınca köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukuki bir engelinin çıkması durumunda bu yetki aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır. Hal böyle olunca, köy halkından olan davacı, yaylada kullandığı yolun önüne davalının duvar örmek suretiyle geçişini engellediğini öne sürerek dava açmış ise de gerek davacı ve gerekse davalının yaylada yaptıkları yapılar nedeniyle korunmaya değer herhangi bir hakları bulunmadığından davacının elatmanın önlenmesi ve kal davası açma yetkisi bulunmamaktadır. Mahkemece, davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi yerine yazılı şekilde esastan incelenerek sonuçlandırılması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 18.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.