13. Ceza Dairesi Esas No: 2011/6707 Karar No: 2012/492 Karar Tarihi: 12.01.2012
Muhkem eşyayı kırarak hırsızlık - Yargıtay 13. Ceza Dairesi 2011/6707 Esas 2012/492 Karar Sayılı İlamı
Özet:
13. Ceza Dairesi'nin 2011/6707 E., 2012/492 K. sayılı kararında, hükümlü muhkem eşyayı kırarak hırsızlık suçundan mahkum edilmiştir. Yargıtay, hükümlü hakkında önceki bir hüküm bulunduğunu ve bu hükmün kesinleştiğini belirtmiştir. Bu sebeple, hükümlü hakkındaki temyiz edilmemiş ilk hükmün, ancak suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar yönünden uyarlama yargısının konusu olabileceği ve genel yargı ile uyarlama yargısının birlikte yürütülemeyeceği ifade edilmiştir. Hükümlü hakkında yeniden kurulan hükme yönelik konusu bulunmayan temyiz itirazı reddedilmiştir. Diğer sanık hakkında kurulan hüküm ise, suçun sanık tarafından işlendiğinin kabul edildiği ve nitelendirmede yasaya aykırılık bulunmadığı ancak cezanın belirlenmesinde kanunda değişiklik olduğu için bozulmuştur. Kanun maddeleri ise şunlardır: 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi yollaması ile CMUK'nun 317. maddesi, 5728 sayılı Yasanın 562.maddesi, 5271 sayılı CMK’nun 231.maddesi, ve 765 sayılı TCK'nun 493/1-son maddesi ve 492/1-son maddesi.
(Kapatılan)13. Ceza Dairesi 2011/6707 E. , 2012/492 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi HÜKÜMLÜ : ... SUÇ : Muhkem eşyayı kırarak hırsızlık HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü: I-) Hükümlü ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde, Hükümlü ... hakkında kurulan ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.11.2004 gün ve 2004/185 Esas 2004/547 Karar sayılı önceki hükmünün temyiz edilmediğinden kesinleştiğinin anlaşılması karşısında, Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 18.09.2007 tarih ve 2007/125-186 sayılı kararında açıklandığı gibi, adı geçen hükümlü hakkındaki temyiz edilmeden kesinleşen ilk hüküm, ancak suç tarihinden sonra yürürlüğe giren yasalar yönünden uyarlama yargısının konusu olabilir ve genel yargı ile uyarlama yargısı birlikte yürütülemez. Hükümlü hakkındaki kararın kesinleşmesinden sonra, aynı dosyada sanık olan ... ve ..."a ilişkin ilk hükmün, sanıklar ... ve ... müdafileri tarafından temyiz edilmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 5320 sayılı Yasanın 8/2. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 5237 sayılı Yasa hükümleri uyarınca değerlendirme yapılması için iadesi üzerine, mahkemece yeniden yargılama yapılıp, hükmü temyiz etmeyen hükümlü ..."in de hükme dahil edilerek 25.04.2006 günlü kararın verildiği anlaşılmaktadır. Kurulan bu ikinci hüküm, hukukî değerden yoksun ve yok hükmünde olduğundan, hukuken varlık kazanmayan bir kararın temyiz davasına konu edilmesi de mümkün değildir. Bu nedenlerle; hükümlü ... hakkında yeniden kurulan 2. hükme yönelik, konusu bulunmayan temyiz itirazının 5320 Sayılı Kanun’un 8/1. maddesi yollaması ile CMUK’nun 317. maddesi uyarınca, istem gibi REDDİNE; II-) Sanık ... hakkında kurulan hükmün temyiz incelemesinde, Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimin takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.Ancak; 1-Suç tarihinde sabıkasız olan sanık hakkında belirlenen cezanın iki yıldan az olması karşısında; hükümden sonra 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Yasanın 562.maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nun 231.maddesindeki hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin değerlendirilmesi zorunluluğu, 2- Sanığın hükümlü ... ve diğer sanık ... ile birlikte muhkem olan işyeri kapısını zorlamak sureti ile açarak işledikleri hırsızlık suçunda, suçun ikiden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi nedeni ile de haklarında 765 sayılı TCK"nun 493/1-son maddesi yerine 492/1-son maddesi ile uygulama yapılması, Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme uygun olarak BOZULMASINA, sanığın ceza süresi bakımından kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, 12/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.