1. Hukuk Dairesi Esas No: 2011/8310 Karar No: 2011/10395
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/8310 Esas 2011/10395 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Tapu iptali ve kayıt terkini istemiyle açılan davada mahkeme, 5841 sayılı Yasa'nın yürürlükte olduğu dönemde, hak düşürücü süreden dolayı davayı reddetmiş ancak daha sonra iptal edilen bu yasanın etkisi bulunmadığı gerekçesiyle davayı yeniden değerlendirmesi gerektiği sonucuna varmıştır. Kararda, 6099 Sayılı Yasa'nın ilgili maddesi ile 3402 Sayılı Yasa'nın 36/A maddesine getirilen ilavelere de atıfta bulunulmuştur. Kanun maddelerinin detaylı açıklaması yapılmamıştır.
Taraflar arasındaki davadan dolayı Edremit 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 17.06.2010 gün ve 2010/46 esas 2010/407 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 16.02.2011 gün ve 561-1570 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı Hazine vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, tapu iptal, kayıt terkini isteğine ilişkin olup, yerel mahkemece son kurulan hükmün temyizi üzerine, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddinin doğru olduğu, ancak 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36.maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunun değerlendirilmesi gerekçesiyle kararın bozulduğu görülmektedir. Gerçekten de, işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 esas, 2011/77 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.07.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir. Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer. Hal böyle olunca, işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır. Davacı Hazinenin, karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairenin 16.02.2011 tarih 2011/561 esas 2011/1570 karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, mahkemenin 17.06.2010 tarih 2010/46 esas 2010/407 sayılı kararının açıklanan gerekçelerle (6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesi delaletiyle) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.