8. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/5845 Karar No: 2011/2602 Karar Tarihi: 02.05.2011
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/5845 Esas 2011/2602 Karar Sayılı İlamı
8. Hukuk Dairesi 2010/5845 E. , 2011/2602 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair İspir Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 16.11.2009 gün ve 9/361 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar ... ve ..., dava konusu 291 ada 2 parsel sayılı taşınmazın miras bırakanlarından kaldığını, 20 yılı aşkın süreden beri eklemeli zilyetliklerinde bulunduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptaliyle adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı Hazine temsilcisi davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacılar lehine kazanma şartlarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüyle, Hazine adına olan tapunun iptaline 1/3’er oranda davacılar adına tesciline, kalan payın(1/3) malikinin davada taraf durumunu almadığından davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar dava konusu yerin kendi miras bırakanlarından kaldığını ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Yerel bilirkişiler ....,....,.... ile davacı tanıkları .... ve....r, taşınmazın her bir davacının kendi miras bırakan babalarından kaldığını, babalarının ölümünden sonra mirasçılarının aralarında taksim yapıp yapmadıklarını bilmediklerini ifade etmişlerdir. Her ne kadar davacı tanıklarından ...davacı ...’ın babası öldükten sonra taksim yapıldığını bildirmişse de adı geçen tanığın davacı ... ile kardeş olup, arada menfaat birliğinin bulunması, tarafsız yerel bilirkişi ifadeleri ile örtüşmemesi nedeniyle bu tanığın ifadesine değer verilmemiştir. Dava, mirasçı sıfatı olmayan davalı Hazineye karşı açılmıştır. Dosya arasındaki bilgilere ve davacıların 20.10.2009 havale tarihli dilekçelerindeki anlatımlarına göre, terekenin elbirliği ile mülkiyete tabi olduğu ve davacılardan başka davada taraf durumunu almayan mirasçıların bulunduğu anlaşılmaktadır. TMK.nun 640 ve 702.maddeleri hükmüne göre elbirliği ile mülkiyette iştirakçilerin birlikte hareket etmesi gerekir. Mirasçıların tereke malı üzerinde belli pay ve payları bulunmadığı için biri ya da birkaçı kendi adına iptal ve tescil isteyemez. Tüm mirasçılar adına tescil istenmediği için dışarıda kalan mirasçıların sonradan davaya katılımlarının sağlanması veya miras ortaklığına temsilci yoluyla davanın yürütülmesi mümkün değildir. Bu şekilde açılmış bulunan bir davaya diğer mirasçıların katılmalarının sağlanması suretiyle de yürütülmesi düşünülemez. Davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davalı Hazine temsilcisinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 02.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.