8. Hukuk Dairesi 2012/3522 E. , 2012/10053 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mer"a sınırlandırmasının iptali ve tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki mer"a sınırlandırmasının iptali ve tescil davasının reddine dair Bigadiç Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 17.02.2011 gün ve 209/22 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, vekil edeninin vergi kaydı, miras yolu ile intikal, taksim ve eklemeli kazanmayı sağlayan zilyetlik nedenlerine dayalı olarak dava dışı 120 ada 198 sayılı parselin maliki olduğunu, bu parsel ile evveliyatından beri bir bütün halinde kullanılan ve 120 ada 198 sayılı parselle aynı hukuki nedenlerle vekil edenine intikal eden dava konusu 120 ada 207 ve 208 sayılı parsellerin kadastro sırasında ayrılarak mera vasfı ile sınırlandırıldığını, ancak nizalı taşınmazın mera ile bir ilgisinin bulunmadığını, üzerinde 1948 yılında yapılan ve halen müvekkilinin oturduğu evinin bulunduğunu açıklayarak, mera olarak sınırlandırılan dava konusu taşınmazların sınırlandırmasının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Köy Tüzel Kişiliği, yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmazın mera niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır.
Şöyle ki, kadastro sırasında davacı adına tespit ve tescil edilen dava dışı 120 ada 198 parsel sayılı taşınmaza uygulanan 1938 tarih ve 480 tahrir numaralı vergi kaydının doğusunun, 1938 tarih 481, 482 tahrir numaralı vergi kaydının kuzeyinin mera okuduğu bildirilerek vergi kaydının miktarı kadar yer 120 ada 198 sayılı parsel olarak tespit görmüş, miktar fazlası ise, dava konusu 120 ada 207 ve 208 parsel sayılı taşınmazlar olarak mera niteliğiyle sınırlandırılmıştır. Ne var ki, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar birbirlerinin beyanlarını tamamlar şekilde, dava konusu taşınmazın davacının babası tarafından köy muhtarlığından 1945"li yıllarda satın alınarak üzerine ev yapıldığı, davacıya babasından intikal ettiğini, öncesinde mera olmadığını bildirmişlerdir. Keşfe katılan uzman ziraat bilirkişisi ise 11.04.2011 tarihli raporunda taşınmazın mera niteliği taşımadığını, meradan genişletilen bir yer olmadığını ve çevresinde mera bulunmadığını açıklamıştır.
Öte yandan, Dairenin 13.04.2011 tarih 2012/1019-7686 17.06.2011 tarih 2010/35 E.-2012/4323 K. sayılı ilamlarında belirtildiği üzere, dava dışı aynı ada 171, 172, 173 ve 174 sayılı parsellerin kadastro sırasında 1938 tarihli vergi kayıtlarının kuzey sınırlarını mera okuduğu gerekçesiyle mera olarak sınırlandırıldığı, sonrasında anılan parseller bakımından Kadastro Komisyonuna yapılan itiraz üzerine 25.02.2000 tarihinde, vergi kaydının kuzey sınırını mera okumakla birlikte taşınmazların mera ile ilgisinin bulunmadığı, öncesinde harman yeri olarak kullanıldığı ve köy içinde kaldığı, üzerine bina yapıldığı ve komşu taşınmazlarla birlikte kullanıldığı gerekçesiyle sınırlandırmanın iptaliyle, itiraz edenler adına tesciline karar verildiği tespit edilmiştir. Ayrıca, vergi kaydının dava konusu taşınmaz yönünü mera okuması yeterli olmayıp bu yönde eylemli meranın da bulunması gerekir (benzer mahiyette Dairenin 02.12.2011 tarih 2011/2015-6526 ve 16.12.2011 tarih ve 2011/3119-7144 sayılı ilamları). Bu doğrultuda, dava konusu 120 ada 207 numaralı parsel 90,12 m2, 120 ada 208 parsel 52,31 m2 yüzölçümündedir. Paftasından anlaşılacağı üzere anılan parsellerin kuzeyinde yol bulunmakta, yoldan sonrada köy içi mevkiinde bulunan şahıslara ait taşınmazlar yer almaktadır.
Bundan ayrı, çevrede eylemli mera da bulunmamaktadır. Bu belirlemelere göre; dava konusu taşınmazların, mera niteliğinde olmadığı ve dava dışı 120 ada 198 sayılı parselle birlikte davacının zilyet ve tasarrufunda bulunduğu, özel mülkiyete konu olabilecek nitelikte bulunduğu ve davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının gerçekleştiği anlaşılmıştır. Mahkemece, açıklanan bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken maddi olgu ve delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4 (HMK.m 297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 21,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 08.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.