13. Hukuk Dairesi 2017/6125 E. , 2019/3861 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davacı vekili avukat ... ile davalı ... Varlık Yönetim A.Ş.vekili avukat ..."ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, dava dışı şahsın davalı bankadan kullanmış olduğu taşıt kredisine kefil olduğunu, davalının başlatmış olduğu icra takibi sonucu çıkartılan dosya borcunun yaklaşık 750.000,00-TL olduğunu ve söz konusu takibin hukuka aykırı olduğunu, öncelikle taşınır rehnin paraya çevrilmesi şeklinde takip yapılması zorunluluğu bulunduğunu, sırf kefili güç durumda bırakmak ve icra inkar tazminatı elde etmek amacıyla kefile karşı cebri icraya başvurulmasının hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini ileri sürerek, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davalı Türkiye ... Bankası A.Ş. hakkındaki davanın husumet nedeniyle reddine, davalı ...Ş hakkındaki davanın kısmen kabulü ile davacının ... İcra Müdürlüğünün 2009/5888 esas sayılı dosyasından 42.996,92-TL asıl alacağın 649,38-TL"sinden davalı ... Varlık Yönetim A.Ş."ye borçlu olmadığının tespitine, takip dosyasından asıl alacağa %34,16 oranında takipten sonra temerrüt faizi işletilmesine, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 10. maddesinin 3. fıkrası “Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez” düzenlemesini getirmiştir. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup emredici hükümlerin mahkemece re"sen dikkate alınması zorunludur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı bankanın, ancak asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takibin semeresiz kaldığı, asıl borçlu hakkında borç ödemeden aciz belgesi düzenlendiği takdirde kefillerden borcun ifasını istemesi mümkündür.
Somut olayda alacaklı, kefil olan davacıya karşı icra takibine girişmiş, mahkemece kefile başvuru şartlarının oluşup oluşmadığının araştırılmadığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece, kefile başvurulması için tüm yolların tüketilip tüketilmediği araştırılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bent gereğince davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.