Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4344 Esas 2020/5506 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/4344
Karar No: 2020/5506
Karar Tarihi: 13.10.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/4344 Esas 2020/5506 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı alacaklı, borçlu tarafından alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı için dava konusu taşınmazın diğer davalıya devredildiğini ve bu devre ilişkin tasarrufun iptal edilmesini istedi. Mahkeme, aciz belgesinin sunulmadığı ve haczin geçici aciz belgesi niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Ancak, borçlu hakkında alınmış aciz vesikası olmadığı halde, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa bu durumu tespit eden haciz tutanakları geçici aciz vesikası niteliğindedir. Bu durumda, aciz halinin varlığı sabit iken mahkemece, aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Kanun maddeleri: İcra ve İflas Kanunu'nun 277, 105 ve İİK'nun izleyen maddeleri.
17. Hukuk Dairesi         2018/4344 E.  ,  2020/5506 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için dava konusu taşınmazını 19.09.2013 tarihinde diğer davalı ...’e devrettiğinden bu devre ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Davacı ... vekili, aciz belgesinin olmadığını, borçlu ile tasarrufun borcun doğumundan sonra yapıldığını, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Davalı ... vekili, satışın raiç bedelden yapıldığını, muvazaanın olmadığını belirtmiştir.
    Mahkemece, aciz belgesinin sunulmadığı ve 26.03.2014 tarihli haczin geçici aciz belgesi niteliğinde olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    1-İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
    Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir. (İİK.m.277) Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Ancak, bu eksiklik yargılamanın her aşamasında hatta temyiz aşamasında dahi giderilebilmesi mümkündür.
    Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 02.03.2005 gün, 2005/15-100-119 sayılı kararına göre, borçlu hakkında aciz vesikası alınmamakla birlikte, borçlu kayıp ve adresi saptanamıyorsa, saptanan ve bilinen adreslerinde de icraca, borçlunun haczi kabil malının bulunmadığı tespit edilmiş ise, bu durumu tespit eden haciz tutanağı geçici aciz vesikası niteliğindedir. Somut olayda, borçlunun ödeme emri tebliğ edilen adresinde haciz işlemi için gidildiğinde borçlunun bu adresinden ayrılmış olduğu, belirlenen yeni adresine yeniden haciz işlemi için gidildiğinde borçlunun bu adresinden de ayrıldığı ve borçluya ait haczi kabil mal bulunmadığı haciz tutanağı ile belirlenmiş olup, bu durumu belirleyen haciz tutanakları geçici aciz vesikası niteliğinde olduğu kabul edilebilir. Borçlu adına kayıtlı alacağı karşılamaya yeterli taşınır ve taşınmaz malının olmadığı anlaşılmıştır.
    Bu durumda, aciz halinin varlığı sabit iken mahkemece, aksi düşüncelerle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    2-Kabule göre, borçlu hakkında alınmış bir aciz vesikası olmadığı ve İİK"nun 105. maddesi kapsamında yapılmış bir haczin de bulunmadığından bu dava koşulununda gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7/2. maddesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de hatalı olmuştur.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 13/10/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.