Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/6867 Esas 2007/7681 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/6867
Karar No: 2007/7681

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/6867 Esas 2007/7681 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı Hazine, kayden maliki bulunduğu taşınmazına davalının inşaat yapmak ve ağaç dikmek suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiyle dava açmıştır. Davalı davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, davacının istemini kabul etmiş ve davalının elatmasının önlenmesi, yıkım ve nakliye bedelinin davalıdan tahsiline karar vermiştir. Ancak, gerekçeli kararda sadece elatma önlenmesi ve yıkıma karar verilerek kısa kararda çelişkili bir karar verilmiştir. Bu durum, HUMK’nun 389. maddesi ile Anayasanın 141. maddesi ile bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, karar kısmen bozulmuştur.
Detay: HUMK’nun 376, 381, 388, 389, 428. Maddeleri; Anayasa’nın 141. Maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2007/6867 E.  ,  2007/7681 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SAMANDAĞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 10/12/2001
    NUMARASI : 1999/272-412

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, Hazine, kayden maliki bulunduğu 863 parsel sayılı taşınmazına davalının inşaat yapmak ve ağaç dikmek suretiyle müdahalede bulunduğunu ileri sürüp, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı ve davacı  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. 

                                                                                                                       -KARAR-

    Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın, kabulüne karar verilmiştir.
    Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.   
    Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
    İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. 
    Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek  kısa kararda " elatmanın önlenmesi, yıkım ve nakliye bedelinin davalıdan tahsiline" gerekçeli kararda ise " elatmanın önlenmesi ve yıkıma" karar verilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.7.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


     

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.