23. Hukuk Dairesi 2012/1739 E. , 2012/4007 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin olarak Dairemizin 01.12.2011 gün ve 2011/1322 Esas 2011/2248 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
- KARAR -
Davacı vekili, 44.551,73 TL alacağın masaya kaydına karar verilmesini istemiş, daha sonra davayı ıslah ederek dava değerini 107.683,84 TL’ye çıkartmıştır.
Davalı vekili iflas idaresinin red kararının yerinde olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın 40.444,06 TL’lik kısmının kabulüne, kendi hukuki değerlendirmesine göre hak sahibi olduğu sonucuna varacağı yasal haklarını kullanmakta özgür olmak üzere ıslah isteminin reddine dair verilen karar Dairemizce onanmıştır.
Bu kez, davacı vekili karar düzeltme talep etmiştir.
Davacı yanca 44.551,73 TL alacağın masaya kaydı talebinin, iflas idaresince reddedilmesi üzerine, bu miktar üzerinden kayıt kabul davası açılmış; yargılama devam ederken davacı yan bu kez 63.132,11 TL’nin masaya kaydı için iflas idarese başvurmuştur. İflas idaresinin bu tutarı da reddetmesi üzerine davacı ıslah adı altında verdiği dilekçe ile bu tutarın da aynı kayıt kabul davası içinde masaya kaydını istemiştir.
Teknik anlamda ıslah, karşı tarafın iznine veya hâkimin iznine bağlı olmaksızın, bir tarafın usule ilişkin olarak yaptığı işlemleri, gerekli giderleri vermek koşuluyla, yasada belirtilen süre içinde yöntemine uygun olarak tamamen veya kısmen düzeltmesini sağlayan hukuki bir çözüm yoludur. Somut olayda davacı bir işlemi düzeltmek istememekte, ayrı bir dava olarak açabileceği bir davanın, eldeki dava içinde görülmesini sağlamaya çalışmaktadır. Bu itibarla davacının talebinin ıslah olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Vakıaların ileri sürülmesi taraflara, hukuki niteleme ise hâkime aittir. İcra ve İflâs Kanunu"nun 236 ncı maddesine göre iflasın kapatılması ânına kadar masaya alacak kaydı mümkündür. Davacı eldeki dava ve iflas tasfiyesi devam ederken masaya bir alacağının daha yazılması talebinde bulunmuş ve talebin reddi üzerine bu yola gitmiştir. Davacı yasal on beş günlük süresi içinde (İİK.m.235) ayrı bir kayıt kabul davası açabilir ve özellikle delillerin bir elden değerlendirilebilmesi amacıyla, irtibatlı bulunan bu iki dava birleştirilebilirdi. Hak kaybına yol açılmaması ve usul ekonomisi ilkesi bakımından davacının talebinin bu şekilde yorumlanması gerekir.
Bu durumda, mahkemece davacı yanın talebinin ayrıca açılmış ve birleştirilmiş bir dava gibi incelenip, özellikle süre hususunun da değerlendirilmesi suretiyle, karara bağlanması gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Ne var ki, önceki karar Dairemizin 01.12.2011 gün ve 2011/1322-2248 E.K. sayılı kararı ile onandığından, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile bu onama kararının kaldırılması ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 01.12.2011 gün ve 2011/1322-2248 E.K. sayılı onama kararının kaldırılmasına ve hükmün BOZULMASINA, evvelce alınan onama harcı ile tashihi karar harcının istek halinde davacıya iadesine, 07.06.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.