Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakanı B..mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak dava konusu 641,652,653,3953,3954 ve 3955 parsel sayılı taşınmazlarını davalılardan Y. 183 ada 7,3954 ve 3610 parsel sayılı taşınmazlarını Y..1140 parseli de F..devrettiğini ileri sürerek tapunun iptali ile muris adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, satışların gerçek olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, miras bırakan tarafından davalılara yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile miras payı oranında tapuların iptal ve tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 9.6.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs. Vekili Avukat F..Ö..ile temyiz edilen vekili Avukat F..Ö.geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan B.davalılara yapmış olduğu taşınmaz temliklerinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu, diğer taraftan ikinci el konumunda bulunan H.’inde TMK’nun 1024. maddesi hükmü uyarınca muvazaalı işlemi bilen ve bilmesi gerekli olan konumunda bulunduğu ve aynı yasanın 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı belirlenmek ve bu olgu mahkemece benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında, öte yandan dava tereke adına açılmış olup kabul kararı davacıların payı oranında olduğu gözetildiğinde çoğun içinde azın bulunduğu kaidesi gereğince kabul dışında bırakılan bölüm bakımından davada vekille temsil edilen davalılar yararına avukatlık ücreti tayin ve takdir edilmemiş bulunmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Bu yöne değinen davalıların temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.
Ancak, dava davacıların payı oranında kabul edildiğine göre paya tekabül eden dava değeri üzerinden harç ve avukatlık ücretinin hüküm altına alınması gerekirken taşınmazların tüm değerleri üzerinden harç ve avukatlık ücretine karar verilmiş olması isabetsizidir.Öyle ise, davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 9.6.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Okundu
26.6.2009 A.R.T.