1. Hukuk Dairesi Esas No: 2009/6671 Karar No: 2009/7864
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2009/6671 Esas 2009/7864 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Seferihisar Asliye Hukuk Mahkemesi'nde görülen ve tapu iptal ve terkin istekleriyle ilgili olan davada, çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu belirlendi. Ancak 5841 sayılı Yasa'nın 2. maddesi ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. madde göz önüne alındığında, dava açıldığı tarihten önceki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu anlaşıldı. Bu nedenle, mahkeme davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verdi. Kanun maddeleri: Anayasa'nın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi, 5841 sayılı Yasa'nın 2. maddesi, 3. maddesi ve geçici 10. maddesi.
Taraflar arasındaki davadan dolayı Seferihisar Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 10.6.2008 gün ve 1-165 sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 19.2.2009 gün ve 239-2069 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptal ve terkin isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine dair olarak verilen karar,Dairece " hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gereğine " işaret edilerek bozulmuş, olup davalıların karar düzeltme isteği üzerine yapılan inceleme sonucu; Dosya içeriği ve toplanan delillerden çekişme konusu 57 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 24.5.1979 tarihinde yapıldığı ve kadastro tutanağının 13.10.1981 tarihinde kesinleştiği davanın ise 4.7.2000 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Her nekadar, çekişmeli taşınmazların kıyı-kenar çizgisi içinde kalan bölümlerinin devletin hüküm ve tasarrufu altında ve kamu malı niteliğinde özel mülkiyete konu olamayacak (Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/C maddesi gereğince) yerlerden olduğu keşfen saptanmış ise de; 25.2.2009 tarihinde kabul edilip, 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen "bu hüküm iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet ve diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmasızın uygulanır" ve 3. maddesi ile eklenen geçici 10. maddesinin " bu kanunun 12. maddesinin 3. fıkrası hükmü devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır" şeklindeki hükmü gözetildiğinde kadastro tespitinin kesinleştiği tarih olan 23.3.1976 ile davaların açıldığı tarihler arasında 3402 Sayılı Yasanın 12.maddesinde sözü edilen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu sabittir. Hemen belirtilmelidir ki; kural olarak sonradan yürürlüğe giren yasa hükümlerinin ve İçtihadı Birleştirme Kararlarının kazanılmış hak (usulü müktesep hak) ilkesinin 28.6.1960 tarih, 21/9 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince istisnai niteliği gereği kesin hüküm halini almamış eldeki davalarda da gözetilmesi ve uygulanması gerekeceği tartışmasızdır. Öte yandan, yürürlüğe konulan hükümler kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan ve re"sen gözetilmesi gerektiğinden somut olayda, aleyhe bozma yasağı ilkesinin de uygulanma yeri bulunmadığı izahtan varestedir. Hal böyle olunca, yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler gözetilerek davanın hak düşürücü süreden dolayı reddine karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Değinilen hususlar davalıların karar düzeltme isteği üzerine bu kez yapılan inceleme sonucu anlaşılmakla; davalıların karar düzeltme isteklerinin HUMK"nun 440. maddesi gereğince kabulü ile Dairenin 19.2.2009 tarih 2009/239- 2009/2069 karar sayılı bozma ilamının ortadan kaldırılmasına yerel mahkemenin 10.6.2008 tarih 2007 /1-2008 165 sayılı kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA,Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 6.7.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.