4. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/3485 Karar No: 2020/2088 Karar Tarihi: 18.06.2020
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/3485 Esas 2020/2088 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2017/3485 E. , 2020/2088 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Davacı ... AŞ vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 06/02/2014 gününde verilen dilekçe ile hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 22/12/2014 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava; asfalt tahrip bedelinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili; havai hatlarının yer altına alınması, trafo binası inşası ve benzeri işlerin yapılması hususunda müvekkili ile dava dışı yüklenici firmanın anlaştığını, yer altı kabloları çalışmaları sırasında kaldırım taşlarına zarar verildiğini, davalı ... Encümen kararına istinaden 2005 yılına ait bir adet ve 2009 yılına ait iki adet toplamda üç adet olmak üzere asfalt tahrip bedeli altında ile 6183 sayılı yasaya istinaden müvekkili aleyhine ödeme emri gönderildiğini, müvekkilinin tahribin gerçekleştirildiği belirtilen sahada çalışma yapmadığını belirterek davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davaya konu asfalt tahrip bedeli alacağının amme alacağı olduğu, davacının 6183 sayılı Kanunun 55.maddesi ve 58. Maddesi gereğince 7 gün içinde itiraz etmemesi nedeniyle takibin kesinleştiği ve yasa gereğince açabileceği bir menfi tespit davası olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bilindiği gibi, kamu alacaklarının tahakkuk ve takibi, itirazların incelenmesi gibi hususlar 6183 sayılı Kanun gereğince belli kamu kurum ve kuruluşlarına verilmiştir. Davalı ..."nin ve onun her derecedeki kademesinin (ister gerçeğe uygun, isterse yasaya aykırı olarak yanlış işlemi sonunda) bir kimseye tahakkuk ettirdiği kamu alacağından doğan bir koğuşturma işlemi bir idare tasarrufudur. Bu alacağın esasının bulunup bulunmamasının ya da ödetme yolunda yapılan işlemlerin ve bunun doğal sonucu olan haczin gerekli olup olmadığının, yasalara uygun bulunup bulunmadığının incelenmesi hususu idarenin tasarrufunun esasının incelenmesini gerektirdiğinden, bu tür uyuşmazlıkların yine (ayrık durumlar hariç) genel mahkemelerde çözümlenmesi olanağı yoktur. Çünkü encümen tarafından yapılan bu idari tasarruf aleyhine 6183 sayılı Yasa hükümlerince gerektiğinde tasarrufu gerçekleştiren idareye, bunların verdiği kararlar aleyhine de İdari Yargı Mercilerine başvurulması gerekir. Görev sorunu, kamu düzenine ilişkin olup, açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden araştırılır (Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114 ve 115/1. maddeleri). Mahkemece, açıklanan olgular gözetilerek yargı yolu bakımından davanın usulden reddi gerekirken işin esasının incelenerek kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir. SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/06/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.