NUMARASI :2005/727-2006/316
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine,davalılar adına kayıtlı 436 parsel sayılı taşınmazın 20,08 m2 lik kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek tapu iptali,elatmanın önlenmesi ve yıkım istemiştir.
Davalılar,davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece,taşınmazın 3154,19 m2 lik kısmının kıyı-kenar çizgisi kapsamında bulunduğunun keşfen saptandığı gerekçesiyle tapusunun iptaline,elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 6.5.2008 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen Hazine vekili Avukat G.Ş. geldi,davetiye tebliğine rağmen temyiz eden vs. vekili avukat gelmedi,yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, 3621 Sayılı Yasa’dan kaynaklanan tapu iptali, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davalılar adına kayıtlı çekişme konusu 436 sayılı parselin, 1956 yılındaki kadastro çalışmasında Haziran 1953 tarih, 17 no’lu tapu kaydına dayalı olarak tespit gördüğü, anılan taşınmazın dayanak tapusunun “hasımsız” açılan yüzölçümü düzeltilmesi davası sonucunda oluştuğu; bunun yanında, idarece saptanan 11.7. 2000 tarihli kıyı-kenar çizgisinin de taraflar bakımından bağlayıcılık kazanmadığı görülmektedir.Davacı Hazine, 436 sayılı parselin 20,08 m2.sinin kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Mahallinde yapılan keşif sırasında, üç jeoloji mühendisinden oluşan bilirkişi heyetinin 28.11.l997 gün ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde belirlediği kıyı-kenar çizgisine göre taşınmazın 3154,19 m2.lik bölümünün kıyı kapsamında bulunduğu anlaşılmış; mahkemece de, belirlenen 3154,19 m2.lik bölüm yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki, HUMK.’nun 87/son maddesinin Anayasa Mahkemesince iptalinden sonra ıslah yoluyla müddeabihin arttırılması olanaklı hale gelmişse de, somut olayda davacı Hazinenin usulüne uygun biçimde gerçekleştirdiği bir ıslah söz konusu değildir.
Hal böyle olunca, dava dilekçesinde bildirilen 20,08 m2. üzerinden davanın kabulü gerekirken, HUMK.’nun 74. maddesi hükmü göz ardı edilip istek aşılmak suretiyle taşınmazın 3154,19 m2.lik kısmının tapusunun iptaline karar verilmesi doğru değildir. Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 6.5.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.