1. Hukuk Dairesi Esas No: 2008/4555 Karar No: 2008/5733 Karar Tarihi: 07.05.2008
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2008/4555 Esas 2008/5733 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, davalılar adına kayıtlı bir taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek tapusunun iptalini istemiş, davalılardan biri dava konusu yerin kıyı-kenar çizgisi ile ilgisi bulunmadığını savunmuştur. Mahkeme, çekişmeli parselin tamamının kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığını belirleyerek davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, sicil kaydının dayanağı olan harita henüz yerine uygulanmadığı için karar bozulmuştur. Türk Medeni Kanunu'nun 719. ve 3402 Sayılı Kadastro Yasası'nın 20. maddeleri uyarınca taşınmazların kapsamı haritanın yerine uygulanarak tayin edilir ve Hazineyi bağlayacak şekilde kesinleşir. HUMK'nun 237. maddesi gereği kesin hüküm mahkemece gözetilmesi gereken olumsuz dava şartlarından biridir. Kamu düzeniyle ilgili olan kesin hükümlerin varlığı gözetilmeden eksik inceleme yapılarak hüküm kurulamayacağı belirtilmiştir. Kanun maddeleri detaylı olarak açıklanmamıştır.
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalılar adına kayıtlı 293 ada 79 parsel sayılı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp, taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapusunun iptalini istemiştir. Davalı A.i Ş., dava konusu yerin kıyı-kenar çizgisi ile ilgisi bulunmadığını bildirip, davanın reddini savunmuş, diğer davalı yanıt vermemiştir. Mahkemece, çekişmeli parselin tamamının idarece belirlenen kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı N. Ö.ve davalı A. Ş. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 79 parsel sayılı taşınmazın 502 sayılı parselin ifrazıyla oluştuğu, esasen 502 nolu parselin geldisi olan 4 nolu parselin kadastro tespiti sırasında kişiler adına tespit edildiği, Hazinenin taşınmazın bir bölümünün devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan kumluk niteliğinde olduğu iddiasına dayalı tespite itirazının Akçaabat Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1956/29 esas-1956/183 karar sayılı kararı uyarınca kabul edilerek bir bölümünün iddia kapsamında bulunduğu belirlenmek suretiyle bakiye kısmının tespit malikleri adına tesciline karar verildiği ve kesinleşmesiyle bu bölüm hakkında çap kaydının oluştuğu ve eldeki davaya konu edilen 79 nolu parselin ise kişiler üzerinde bırakılan bölüme ait olduğu izlenimi uyanmaktadır. O halde, Türk Medeni Kanununun 719, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 20. maddesi hükmü gereğince; eğer taşınmazın bir haritası var ise kapsamının haritanın yerine uygulanması suretiyle tayin ve tespit edileceği tartışmasızdır. Esasen uygulama sonucu gerçekten de çekişme konusu edilen yerin tescil hükmünün kapsamı dahilinde kaldığının belirlenmesi halinde hükmün tarafı olan Hazineyi bağlayacağı tartışmasızdır. Başka bir ifadeyle anılan tescil hükmünün Hazine yönünden kesin hüküm oluşturacağı sabittir. Bilindiği üzere; HUMK."nun 237. maddesi hükmü uyarınca kesin hüküm kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece re"sen gözetilmesi gerekli olan, davada bulunması gerekmeyen olumsuz dava şartlarındandır. Ne varki, mahkemece sicilin dayanağını oluşturan karar dosyaya celbedilmiş olmakla beraber haritasının getirtilerek yerine uygulanmak suretiyle kapsam tayin edilmiş değildir. Hal böyle olunca; öncelikle sicilin illetini oluştaran tescil hükmüne ait haritanın getirtilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile keşfen yerine uygulanması, kapsamının tayin ve tespit edilmesi, çekişme konusu yerin bu kapsam dahilinde kaldığının anlaşılması halinde kesin hükmün varlığı gözetilerek davanın reddedilmesi, harita kapsamı dışında kalan bir yerin 28.11.1997 tarih, 5/3 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenecek kıyı-kenar çizgisine göre varlığının tespiti halinde tanımı 3621 Sayılı Yasanın 4. maddesinde yapılan kıyı olduğu ve bu nitelikteki yerlerin kamu malı olduğu, hakkında Anayasanın 43, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 16/c maddesi hükmü uyarınca özel mülkiyete konu olacak şekilde sicil oluşturulamayacağı gözetilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 07.05.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.