Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden Hazineye ait 4471 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 3252.25 m2 lik kısmına davalı şirketin su deposu, arıtma tesisi, basket sahası,tenis kortu, bahçe düzenlemesi yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürüp; elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalıya ilanen tebliğ yapılmış, davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece, davalının çekişme konusu Hazineye ait taşınmaza çeşitli yapı, tesis ve düzenlemeler yapmak suretiyle haksız olarak elattığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 4477 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kayden davacıya ait olduğu; davalının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Davacı Hazine, maliki olduğu 4477 ada 1 parsel sayılı taşınmaza davalı şirketin bir takım muhdesatlar yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle çap kaydının yada kayıtlarının getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazırhale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır. Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik aletlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve rapor alınmalıdır.
Somut olaya gelince; hükme esas alınan ve bir kadastro teknisyeni tarafından düzenlenen içeriği itibarı ile kifayetsiz fen bilirkişisi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler gözetilmek suretiyle, harita ve kadastro mühendisi sıfatını taşıyan üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yerinde kadastral yöntemlere uygun biçimde uygulama yapılması, elatma olgusunun bulunup bulunmadığının varsa hangi kısımda, ne şekilde ve miktarının nekadar olduğunun kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere noksan incelemeye dayalı hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tarafların temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.6.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.