Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanlarının Ayvalık İlçesi 382 ada 4 (9) ve Gömeç İlçesi 1986 parsel sayılı taşınmazlarını davalı vakfa hibe ettiğini, ancak işlem tarihlerinde hukuki ehliyetinin bulunmadığını, ayrıca mirastan mal kaçırma amacıyla işlem yaparak saklı paylarını ihlal ettiğini ileri sürüp, tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis, taşınmazların el değiştirmiş olması halinde tazminat istemişler; 26.04.2004 tarihli ıslah dilekçesiyle, 17.01.1949 tarihli tapu kaydına dayalı taşınmaz yönünden de aynı şekilde istemde bulunmuşlardır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Balıkesir 2. Asliye Hukuk Hakimliğince, ispat edilemeyen davanın reddine dair verilen kararın Dairece, "...HUMK."nun 13. maddesi hükmü gözetilerek yetki yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir." gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesi sonucu dosya Ayvalık Asliye Hukuk Mahkemesine gelmiş ve bu mahkemece de, Medeni Kanunun 576. maddesi gereğince Edremit Asliye Hukuk Hakimliğinin yetkili olduğundan sözedilerek yetkisizlik kararı verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis veya tazminat isteklerine ilişkindir.
Daha önceden Balıkesir 2. Asliye Hukuk Hakimliği tarafından verilen davanın reddine dair kararın bozulmasına ilişkin Dairenin 19.10.2006 tarih 7779-10501 sayılı bozma kararında açıkça vurgulandığı üzere, HUMK"nun 13. maddesi uyarınca taşınmazın aynına ilişkin davalar, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde; taşınmazlar birden fazla ise, herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesinde açılıp, görüleceğinde kuşku yoktur.
Anılan bu kuralın kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
Eldeki dava, ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı olup, kaynağını Türk Medeni Kanununun 15 ve Borçlar Kanununun 18. maddelerinden almaktadır. Eş söyleyişle, işlemin geçersizliği ileri sürülmektedir.
Oysa, Türk Medeni Kanununda öngörülen tenkis ve iadeye ilişkin dava hakkı geçerli işlemler için tanınmıştır.
Diğer taraftan, 743 Sayılı Medeni Kanunun 518. maddesinden farklı olarak 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 576/2 fıkrasında miras bırakanın tasarruflarının iptali veya tenkisi, mirasın paylaştırılması ve miras sebebiyle istihkak davalarına, miras bırakanın yerleşim yeri mahkemesinde bakılacağı hükmü yer almaktadır. Bu maddenin hükümet gerekçesinde "ölüme bağlı tasarruflar" deyiminin "miras bırakanın tasarrufları" olarak değiştirildiği belirtilmiş; ancak HUMK."nun 13. maddesinde yer alan kesin yetki kuralına istisna getirildiğine dair herhangi bir düzenleme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, davanın gayrımenkulün aynına ilişkin bulunduğu ve HUMK."nun 13.maddesinde öngörülen kesin yetki kuralına göre taşınmazların bulunduğu Ayvalık yargı çevresi içerisinde kaldığı ve bu yer mahkemesinin yetkili olduğu gözetilerek, davanın esasının incelenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.06.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.