Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, üzerindeki evde ölünceye kadar oturmak ve bakılmak kaydıyla maliki olduğu 2868 sayılı parselini ifraz ettirip, oğulları C.ve M."ya vermesi için davalı V.e devrettiğini, onun da taşınmazı 3176 ve 3177 sayılı parsellere ifrazını sağlayıp 3177 parseli oğlu M."ya, dava konusu 3176 parseli ise oğlu C.in karısı davalı F."e temlik ettiğini, ancak F.in taşınmazdan çıkmasını söyleyip kendisine bakmadığını ileri sürerek, iptal-tescil istemiş, yargılama sürerken ölümü üzerine oğlu C.dışındaki mirasçıları davayı devam ettirmişlerdir.
Davalı V.davacının iddialarının doğru bulunduğunu belirterek, davayı kabul etmiş, diğer davalı F.ise taşınmazı V."ten satın aldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı V."in davayı kabul ettiği, taşınmazın davalı F.e devrinin de bedelsiz olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, tapunun iptaliyle miras bırakan Kaşif A. adına tesciline karar verilmiştir.
Karar, davalı F.tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, 2868 sayılı ana parselin davacı adına kayıtlı iken 14.6.1999 tarihinde davalı V.e satıldığı, V.taşınmazı 4.10.1999" da ikiye ifraz ettirerek çekişmeli 3176 sayılı parseli 27.5.2005 tarihli akitle davacının gelini olan davalı F.e, dava dışı 3177 sayılı olanını da aynı tarih değişik yevmiye sayılı akitle davacının oğlu M."ya satış yoluyla temlik ettiği görülmektedir.
Davacı, kendisine ölünceye kadar bakmaları düşüncesiyle ana taşınmazı ikiye ayırıp oğulları C.ve M."ya aktarması için V."e bedelsiz devrettiğini, V.n de ifrazdan sonra 3177 sayılı parseli oğlu M.ya, çekişme konusu 3176 sayılı parseli ise oğlu C."in karısı F."e temlik ettiğini, ancak gelini F."in kendisine bakmadığı gibi taşınmazdan da çıkarmak istediğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Davada ileri sürülen iddianın içeriği itibariyle, taraflar arasındaki ilişkinin inançlı işlemden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Nitekim bu husus mahkemece de benimsenmiş ve ara malik V."in bu ilişkiyi kabul ettiği, davalı F."e yapılan temlikin de bedelsiz olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki, ara malik V."in davayı kabul etmesinin davalı F.bakımından bağlayıcılığı bulunmadığı gibi, F.e yapılan temlikin bedelsizliği de 5.2.1947 tarih 20/6 Sayılı İnançları Birleştirme Kararı kapsamında yazılı delille kanıtlanmış değildir.
Hal böyle olunca; mahkemece, davasını yazılı delille kanıtlayamayan davacıya yemin deliline başvurup vurmayacağı hususunun hatırlatılması, başvurması halinde yeminin usulüne uygun biçimde yerine getirilmesinin sağlanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.9.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
