Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, 18 ada 9, 14 ve 16 sayılı kadastral parsellerin kadastro tespitinde mer"a vasfıyla sınırlandırıldığını, miras bırakanlarının açtığı 1966/42 esas, 1967/72 karar sayılı dava sonucunda 9 ve 14 sayılı parsellerinin tamamen, 16 sayılı parselin de kısmen miras bırakanları adına tesciline karar verilip kesinleştiğini ve tapuya tescillerinin yapıldığını, ancak önceki kayıtlarının tapudan terkin edilmediğini, davalı Belediyenin de kendi adına görünen bu mükerrer kayıtlar üzerinden tevhit, ifraz ve imar işlemleri yaptığını ileri sürerek, mükerrer kayıtların ve bu kayıtların üzerinden oluşturulan yeni kayıtların iptalini ve adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı Belediye ve dahili davalı Kredi Yurtlar Kurumu davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, imar işlemiyle oluşan kayıtların, idari işlem idari yargıda iptal edilmedikçe adli yargıda iptallerinin istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, idari işlem iptal edilmeden açılan davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 18 ada 9, 14 ve 16 parsel sayılı taşınmazların 1964 yılındaki kadastro işleminde mera olarak sınırlandırılıp sonrasında belediye adına kayıtlandığı; davacıların miras bırakanı A.S.ın Hazine ve Belediye aleyhine açtığı 1966/42 esas sayılı dava sonucunda 9 ve 14 sayılı parsellerin tamamen, 16 sayılı parselin de kısmen iptalleriyle A.S.adına tescillerine karar verildiği, temyiz edilmeksizin 12.1.1968 tarihinde kesinleşen kararın 1985 yılında infaz edildiği ve taşınmazların, 1971 yılında ölen A.S."ın mirasçıları olan davacılar adlarına aynı parsel numaralarıyla ancak ayrı kütük sayfalarında tapuya tescillerinin yapıldığı, önceki kütük sayfalarının ise kapatılmayıp kayıtların açık kaldığı; sonrasında davalı belediyece, gerek kapatılmayan eski kayıtlar ve gerekse yeni kayıtlar üzerinden taşınmazların imar, tevhit ve ifraz işlemlerine tabi tutulduğu, böylece yeni parsellerin oluştuğu görülmektedir.
Davacılar, davalı belediyece yapılan işlemlerin geçersiz olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlar; yargılama aşamasında da, idari işlemlerin iptali için İdari Yargıya başvurduklarını ve davalarının halen derdest bulunduğunu bildirmişlerdir. Gerçekten de noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen belgelerden, davacıların çekişmeli taşınmazlar hakkında İdare Mahkemesinde 2007/1613-1614-2406 esas sayılı davaları açtıkları ve yargılamalarının devam ettiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, eldeki davayı etkileyecek nitelikte olan İdare Mahkemesindeki davaların sonucunun beklenmesi ve ondan sonra işin esası değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.