Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakan babaları M.A.in 623 parsel sayılı taşınmazını oğlu N.a kaçırmak amacıyla muvazaalı biçimde davalıya temlik ettiğini ileri sürerek, tapunun iptaliyle taşınmazın miras bırakana döndürülmesini istemişler, daha sonra taşınmazın başkasına satılmış olması nedeniyle isteklerini ıslah yoluyla tazminata çevirmişlerdir.
Davalı, çekişmeli taşınmazın dava açılmadan önce satıldığını belirterek, kendisine husumet düşmediğini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazın davadan önce üçüncü kişiye devredilmiş olduğu, dava tarihinde davalı malik bulunmadığından kendisine husumet yönetilemeyeceği, olayda HUMK"nun 186.maddesinin de uygulanamayacağı gerekçesiyle, davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal-tescil isteğiyle açılmış, yargılama sırasında bu istek ıslah suretiyle tazminata dönüştürülmüştür.
Mahkemece, taşınmazın davadan önce dava dışı üçüncü kişiye satıldığı, dava tarihinde malik olmayan davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın husumetten reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de, çekişmeli taşınmazın davacıların miras bırakanı tarafından 27.1.2000 tarihinde C.ye satıldığı, ondan da 19.2.2002 tarihinde yine satış yoluyla dava dışı kişiye devredildiği, eldeki davanın ise 30.9.2005’de C.aleyhine açıldığı görülmektedir. Ne varki, davacılar dava açıldıktan sonra verdikleri usulüne uygun ıslah dilekçesi ile isteklerini tazminata dönüştürmüşlerdir.
Bilindiği gibi, davada ileri sürülen talep sonucunun yargılamanın devamı sırasında ıslah suretiyle değiştirilebileceği kuşkusuzdur. Her ne kadar iptal-tescil istekli dava açıldığı sırada davalı Cumali kayıt maliki değilse de, ıslah suretiyle dönüştürülen tazminat isteği bakımından C.’nin davanın açıldığı tarih itibariyle de taraf sıfatı mevcuttur. Bir başka deyişle, davalı C.tazminat isteği bakımından taraf sıfatını dava açıldığı tarihte taşımaktadır.
Hal böyle olunca, işin esasına girilerek tarafların tüm delillerinin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.9.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.