1. Hukuk Dairesi Esas No: 2007/486 Karar No: 2007/1887 Karar Tarihi: 26.2.2007
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/486 Esas 2007/1887 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, maliki olduğu taşınmazın davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini iddia ederek el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemiyle dava açtı. Mahkeme davanın kısmen kabulüne karar verdi. Davacı ve davalı vekili kararı temyiz etti. Tetkik Hakiminin raporu okunduktan sonra dosya incelendi ve HUMK'nun 376. Maddesi uyarınca hakimin kararı gerekçesiyle birlikte yazması ve hüküm sonucunu tefhim etmesi gerektiği belirtildi. Ancak uygulamada bazı durumlarda sadece hükmün sonucunun tutanağa geçirilip tefhim edildiği belirtildi. Bu gibi durumlarda tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunlu olduğu belirtildi. Kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması yargılamanın aleniyeti ve kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. Maddesi ile HUMK'nun yukarıda değinilen maddelerine aykırı bir durum yarattığı vurgulandı. Bu nedenle hükmün bozulmasına karar verildi ve alınan harcın temyiz edene geri verilmesi kararlaştırıldı. Kanun maddeleri: HUMK'nun 376., 381., 388., 389. ve 428. Maddeleri.
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, kayden maliki olduğu .. ada..ve ..parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan Teknopark binasının davalı tarafından haksız olarak işgal edildiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulü’ne karar verilmiştir. Karar, davacı ve davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi S... Ö...in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.