Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden malik olduğu . ayrı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutularak, imar parsellerinin oluşturulduğunu kesinleşen şuyulandırma cetvelinde ..ada . ve ..ada .. parsel sayılı taşınmazların adına şuyulandırıldığı halde tapuya tescili sırasında usulsüzlük yapılarak dava dışı şirket ve kişiler adına sicil oluşturularak davalı şirkete temlik edildiğini, ayrıca ..ada . parselden belediyece fazla D.O.P.kesintisi yapılarak ..ada .. ve .ada . parselde yeşil alan olarak tescil edildiğini ileri sürerek tapuların iptali ile adına tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalı T..Turizm İnşaat A.Ş.; iyiniyetli malik olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur.
Davalı belediye, davanın görev yönünden reddini savunmuştur. Mahkemece; tapu sicil müdürlüğü aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle, diğer davalılar yönünden ise imar işleminin idari yargı yerinde iptal edilmediği, geçerliliğini koruduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27/2/2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ..ile temyiz edilen T.. Turz.İnş.San.A.Ş. vekili avukat ... Hazine vekili Avukat ..geldiler. Davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimitarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü :
-KARAR-
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, imar uygulamasına dayanak yapılan encümen kararının geçerliliğini koruduğu gerekçisiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden çekişme konusu ..ada .ve ..ada .. parsel sayılı taşınmazların 2981-3290 Sayılı Yasanın 10/c maddesi uygulaması sonucu şuyulandırma cetvelinde davacı A.İ... Turizm Sanayi Ltd. Şirketi adına şuyulandırıldığı, tescile esas dağıtım cetvelinde ise ..ada . parselin 26.10.2001 tarihinde imarla Ç..İthalat, İnracat M...Sanayii A.Ş. adına, .. ada ..parselin ise 26.10.2001 tarihinde imarla dava dışı Y..Ö..ve İ.Ö..k adlarına paylı mülkiyet üzere sicil kaydı oluşturulduğu, anılan maliklerin .ada . parseli 20.6.2003 tarihinde, .. ada .. parseli ise 6.4.2004 tarihinde satış suretiyle davalı T.. Turizm Sanayii A.Ş."ye temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
Davacı; dava konusu ..ada ..ve .. ada .. parsel sayılı taşınmazların dava dışı şirket ve şahıslar adına tescili ile davalı şirkete temlikinin yolsuz tescil niteliğinde olduğunu, .. ada .. parsel ile ,,ada ..parselinde imar uygulaması ile fazla D.O.P.kesintisi yapılmak suretiyle belediye adına yeşil alan olarak tescil edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
2981-3290 Sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması işleminin idari nitelikte olduğu tartışmasızdır.
Mahkemece, idari karara dayalı olarak, düzenleme ortaklık payı (D.O.P.) adı altında fazla kesinti yapıldığı ileri sürülen taşınmazlara yönelik isteğin idari yargının görevinde kaldığı gözetilmek ve bu olgu benimsenmek suretiyle reddedilmiş olması doğrudur.
Davacının buna yönelik temyiz itirazları yerinde değildir reddine.
Öteki temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; anılan uygulama sonunda düzenlenen hak sahipliği listesi kesinleştiği halde, orada belirlenen hak durumunun olduğu gibi sicile yansıtılması gerekeceği kuşkusuzdur. Davacı, kesinleşen listenin sicile yansıtılmadığını ileri sürmüştür. İdari karara dayalı cetvelin sicilde infazı sırasında,hak sahipliği listesi dışına çıkılarak kayıt oluşturulması Türk Medeni Kanununun 1025 (eski 933) maddesinde açıklandığı üzere yolsuz tescil niteliğinde olup bu durumda çekişmenin giderilmesinin adli yargının görevinde olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, yolsuz tescil iddiasıyla açılan istek yönünden, iddia ve savunma doğrultusunda tüm delillerin toplanıp, sonucuna göre işin esası yönünden bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 27.2.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.