Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/264 Esas 2007/2068 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/264
Karar No: 2007/2068

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/264 Esas 2007/2068 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2007/264 E.  ,  2007/2068 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : FOÇA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 31/03/2006
    NUMARASI : 2003/41-24

    Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
    Davacı,..ada .. parsel sayılı taşınmazın  tapu kaydında  "488 m2 fazlalık" şerhi  bulunduğunu ve tapu miktar  fazlalıklarının Hazineye ait olduğunu ileri sürüp  tapu iptali ile tapu kaydındaki  şerh gibi miktar fazlasının  Hazine adına  tescilini istemiş; bilahare  davasını ıslah ederek  551 m2 miktar  fazlalığının tescili yönünde karar verilmesini  talep etmiştir.
    Davalılar (birleşin dosya davacıları),çekişmeli taşınmazın  öncesinin  Hazine tarafından miktar  üzerinden dağıtılan tapuya dayandığını ve çıkan fazlalıklar yönünden  tasdik  tarihinden itibaren 10 yıllık süreenin geçtiğini, kayıt tarihinden beri  taşınmazı  tarımsal amaçla nizasız ve fasılasız  kullana geldiklerini belirterek,.ada ..parselde bulunan fazlalık şerhlerinin terkini ile adlarına tescilini istemişlerdir.
    Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davacı Hazine vekili  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
               -KARAR-
    Asıl ve birleştirilen  ./160 sayılı dava;  tapu kaydında mevcut miktar fazlası şerhinden  kaynaklanan  tapu iptali ve tescil; birleştirilen 172/155 sayılı dava ise, şerh terkini ve tescil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece,kısa kararda "davanın kabulüne";gerekçeli kararda ise "davacı maliye  Hazinesinin davasının  birleştirilen 2003/ 262 esas,160 karar sayılı  dosya ile birlikte  kabulüne;birleştirilen 2003/172 esas,2003/155 karar sayılı dosyada  davanın reddine" şeklinde  hüküm kurulmak suretiyle  kısa karara  çelişkili olarak gerekçeli karar  yazılmıştır.                                                            Bilindiği üzere;tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten ve HUMK.nun 376. maddesine göre; son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin; aynı yasanın 388. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu 389. maddede öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.  
     Nevarki, uygulamada söz konusu yasanın 38l. maddesinin son fıkrasının getirdiği ayrıcalığa dayanılarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.            
     İşte bu gibi hallerde HUMK.nun 389. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkca gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın l4l. maddesi ile HUMK.nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz. 
    Değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek yukarıda açıklandığı şekilde kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Hal böyle olunca, hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,1.3.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

     

     

     

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.