1. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/14648 Karar No: 2020/219 Karar Tarihi: 16.01.2020
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2016/14648 Esas 2020/219 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2016/14648 E. , 2020/219 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, mirasbırakan babaları Hamdi Kurukaya"nın dava konusu taşınmazlarını ölünceye kadar bakım aktiyle davalı oğluna temlik ettiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı biçimde yapıldığını ileri sürerek tapu iptali-tescile karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, bakım görevini yerine getirdiğini, mirasbırakanın başka taşınmazları da bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, temlikin mirastan mal kaçırma amacıyla yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.01.2020 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalı vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaası iddiasına dayalı davaları terekeye karşı yapılan haksız fiil niteliğini taşıdığından ve yolsuz tescil niteliğinde olduğundan herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği kural ise de, anılan kuralın istisnası miras bırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halidir. Zira, Türk Medeni Kanununun 599. maddesi hükmü uyarınca ölüm ile mirasçılar tereke üzerinde hak sahibi olurlar. Ölümün kadastro tespitinden önce gerçekleşmesi halinde mirasçılar tarafından davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması zorunludur. Aksi halde, hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddi gerekir. Somut olayda; dava konusu ..., ..., ..., (... ve ... nolu parsellerin geldiği ana kadastral parsel olan)..., ve (... nolu parselin geldiği ana kadastral parsel olan)... nolu parsellerin kadastro tespitlerinin1984 yılında yapıldığı ve 1986 yılında kesinleştiği, mirasbırakan ... ’nın ise 1984 yılında yapılan tespitten önce 25.12.1982 tarihinde öldüğü, eldeki davanın ise 29.07.2013 tarihinde açıldığı; böylece kadastro tespitinin kesinleştiği 1986 yılından itibaren dava tarihi olan 29.07.2013’e kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşıldığına göre, mahkemenin ret kararı sonucu itibariyle doğrudur. Açıklanan nedenden ötürü yerinde bulunmayan davacıların temyiz itirazının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin ve aşağıda yazılı 25.20 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 16/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.