15. Hukuk Dairesi 2020/681 E. , 2020/2849 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, duruşma talebi kabul edilerek 13.10.2020 tarihinde yapılan duruşmaya davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ... geldi. Diğer davalılar ...mirasçıları ve vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava; yükleniciden eser sözleşmesinden kaynaklanan şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişinin temliken tescil, olmadığı takdirde tazminat istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda davalı yüklenici aleyhine açılan davanın, yüklenici mirasçılarının yargılama aşamasında mirası reddetmeleri nedeniyle pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalı arsa sahipleri aleyhine açılan davanın ise esastan reddine karar verildiği, kararın davacı üçüncü kişi tarafından istinaf edilmesi sonucunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2018/378 Esas, 2019/679 Karar ve 17.05.2019 günlü kararı ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın davacı tarafından yasal süresi içinde temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Davacı, davalı arsa sahipleri ile yüklenici arasında Ankara 1. Noterliği 28.04.2005 tarih ve 7355 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye isabet eden C blok 6 numaralı bağımsız bölümün adi yazılı sözleşme ile yükleniciden satın alındığını, bedelinin yükleniciye ödendiğini iddia ederek söz konusu bağımsız bölümün davalı arsa sahibi adına olan tapusunun iptâli ile adına tesciline, olmadığı takdirde ödediği bedelin rayiç bedel de dikkate alınarak tahsiline karar verilmesini talep etmiş; davalı arsa sahipleri yüklenicinin inşaatı sözleşmeye uygun olarak tamamen bitirip teslim etmediği gerekçesiyle davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda, yüklenici mirasçıları dahili davalıların mirası reddetmeleri nedeniyle bu davalılar hakkındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddine, arsa sahipleri aleyhine açılan davanın da yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesindeki edimlerini tam olarak yerine getirmediği, bu nedenle yüklenicinin bağımsız bölümün tesciline hak kazanmadığı, onun halefi olan davacının da alacağın temliki hükümlerinden yararlanmak suretiyle tapu iptâl ve tescil talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamından davalı yüklenicinin yargılama sırasında 30.03.2014 tarihinde vefat ettiği, mahkemece mirasçılarına tebligat çıkarıldığı, ancak katılmadıkları, Ankara 3. Sulh Hukuk Mahkemesi 2014/544 Esas 2014/943 Karar sayılı dosyasında mirasçılar tarafından açılan davada mirasın mirasçılar tarafından gerçek reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Borçlu olduğu iddia edilen mirasçılarının mirası reddetmesi halinde konunun miras hukuku hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerekir. TMK"nın 612. maddesinde en yakın yasal mirasçıların, mirasın tamamını reddetmesi halinde reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır. Dairemizin 2017/1983 Esas ve 2017/4280 Karar sayılı kararında ve benzer diğer emsal kararlarında da belirtildiği gibi tasfiyenin Sulh Hukuk Mahkemesi"nce yapılması gerekeceğinden, mahkemece mahallin Sulh Hukuk hakimine durumun bildirilmesi, mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, Sulh Mahkemesince mirası reddedilen borçlular için atanacak temsilci ile davaya devam edilmesi gerekmektedir. Somut olayda TMK"nın 605 ve devamı maddelerine göre mirası reddetmiş olan mirasçıların varsa alt soylarına miras paylarının intikâl edip etmediği de araştırılmadığından öncelikle yapılması gereken iş murisin, mirası reddeden mirasçılar dışında başka mirasçılarının olup olmadığının araştırılıp, reddetmeyen mirasçı varsa davaya dahil edilmesi, yok ise TMK"nın 612. maddesine göre yukarıda açıklandığı şekilde tasfiye konusunda işlem yapılmak üzere Sulh hakimine bildirim yapılıp atanacak temsilci huzuru ile davaya devam edilmesinden ibarettir. Bu nedenle eksik incelemeye dayalı kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulüyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 2.540,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalılardan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 22.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.