Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2016/2266 Esas 2016/9616 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
17. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/2266
Karar No: 2016/9616
Karar Tarihi: 28.06.2016

Yargıtay 17. Ceza Dairesi 2016/2266 Esas 2016/9616 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanık, nitelikli hırsızlık, resmi belgede sahtecilik ve başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçlarından dolayı 3 yıl 9 ay hapis, 3 yıl hapis ve 4 yıl hapis cezaları ile cezalandırılmıştır. Ancak, yapılan Kanun yararına bozma istemleri sonucunda sanık hakkındaki resmi belgede sahtecilik ve iftira suçlarından dolayı açılan kamu davası zamanaşımı nedeniyle düşmüştür. Hırsızlık suçu nedeniyle kurulan hüküm ise, suç tarihi itibariyle 765 sayılı Türk Ceza Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri karşılaştırılarak, kanun yararına bozulmuştur ve daha lehine olan kanun hükümleri uygulanmıştır. Kanun maddeleri ise şunlardır:
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 35/2, 268/1
- 267/1 ve 204/1. maddeleri
- 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/4 ve 104/2. maddeleri
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi
- 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi
- 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Usulü Kanunu’nun 322. maddesi.
17. Ceza Dairesi         2016/2266 E.  ,  2016/9616 K.

    "İçtihat Metni"


    Nitelikli hırsızlığa teşebbüs, resmî belgede sahtecilik ve başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçlarından sanık ...’nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 142/1-b, 35/2, 268/1. maddesi yollaması ile 267/1 ve 204/1. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay hapis, 3 yıl hapis ve 4 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına dair,... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 05/12/2011 tarihli ve 2008/371 Esas, 2011/1720 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı’nca verilen 16.10.2015 tarih ve 2014-20628/66573 sayılı Kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.11.2015 tarih ve 2015/351259 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
    Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
    1-Sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik ve başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerini kullanma suçlarına ilişkin kanunda öngörülen cezasının nev’i ve süresine göre, suç tarihi itibariyle lehe olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca 7,5 yıllık dava zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, suçun işlendiği 03/12/2004 tarihi ile kararın kesinleştiği 11/04/2013 tarihi arasında, 03/06/2012 tarihinde bu sürenin dolmuş olması karşısında, davanın ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,
    2-Lehe kanun değerlendirilmesi yapılırken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7/2. madde ile 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 9/3. maddesindeki “Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.” şeklindeki düzenleme karşısında, önceki ve sonraki temel ceza kanunlarının ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
    1-Resmi belgede sahtecilik ve iftira suçlarından sanık hakkında anılan hükmün suç tarihi 03.12.2004 tarihinden hükmün kesinleşme tarihi olan 30.04.2013 tarihinde kadar 765 sayılı TCK"nm 102/4 ve 104/2 sayılı maddelerinde yazılı 7 yıl 6 ay’lık dava zamanaşımı süresi tamamlandığından, resmi belgede sahtecilik ve iftira suçlarının kurulan hükümlerin CMK"nın 309/4-d maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK’nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, suça sürüklenen çocuk hakkındaki bu suçlarla ilgili kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE
    2-Sanık hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümde ise, suç tarihi itibariyle 765 sayılı TCK ve 5237 TCK hükümlerinin karşılaştırılarak sonuç ceza itibariyle sanığın daha lehine Yasa hükümlerinin uygulanması gerektiğinden CMK"nın 309/3. maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA, 28.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.