1. Hukuk Dairesi 2013/16878 E. , 2014/1401 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ZİLE ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2012/190-2013/91
Yanlar arasında görülen ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı İbrahim ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı İbrahim"in temyiz nedenleri bozmanın kapsamı dışında kalan kesinleşen yönlere ilişkin olduğundan temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Davalı vekilinin temyiz isteğine gelince;
Mahkemece,dava konusu 14 adet taşınmazdan 6 adet taşınmaz (284, 455, 477, 932, 992 ve 995 parsel ) bakımından ecrimisil isteğinin reddine;diğer 8 adet (40, 246, 570, 574, 584, 601, 737 ve 959 parsel ) taşınmaz bakımından 2004-2008 yılları arasındaki dönem dikkate alınarak hesaplanan 19.10.2010 tarihli ziraat bilirkişi raporu hükme esas alınarak ecrimisil isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar Yargıtay 3. Hukuk Dairesince, davada 13.03.2008 tarihine kadar tahakkuk eden ecrimisilin tahsili istenildiğinden istem tarihinde henüz tahakkuk etmemiş olan 2008 yılı ecrimisiline hükmedilmesi doğru olmadığı gibi davacılar taşınmazda 2/3 oranında pay sahibi olup davalının hükme esas alınan bilirkişi raporu ile belirlenen net gelirin 2/3 ünden sorumlu olması gerekirken, bu gelirin tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş,mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, bozma kararına uyulmuş olmakla kazanılmış hak kuralı uyarınca bozma kararında gösterilen şekilde inceleme yapılarak belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmesi zorunludur. Bu hususun kamu düzeniyle ilgili olduğu tartışmasızdır.
Oysa somut olayda, mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen davalı lehine oluşan usulü kazanılmış hak gözetilmeksizin 2008 yılını da kapsar şekilde hesaplanan 21.01.2013 tarihli ziraat bilirkişi raporu doğrultusunda ecrimisile hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hal böyle olunca; bozmaya uymakla oluşan kazanılmış hak ilkesi dikkate alınarak kabul edilen 8 adet (40, 246, 570, 574, 584, 601, 737 ve 959 parsel) taşınmaz bakımından 2004-2007 yılları arasındaki dönem gözetilerek hazırlanacak bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle ecrimisile karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan,davacıların her birinin istem miktarlarının açıklattırılması, hak edecekleri alacağın ayrı ayrı belirlenip hüküm altına alınması gerekirken, davacıların ayrı ayrı hak ettikleri alacak miktarlarının toplamının hüküm altına alınması suretiyle 6100 sayılı HMK. nun 297/2. maddesi hükmüne aykırı olarak infazı mümkün olmayan ve infazda tereddüt doğuracağı muhakkak olan yazılı şekilde hüküm tesisi de isabetsizdir.
Kabule göre de davacı İbrahim"in payı da eklenmek suretiyle davada kendilerini vekil aracılığıyla temsil ettiren diğer davacılar N.S. ve Ş. yararına fazla vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru değildir.
Davalı vekilinin bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlere hasren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.