1. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/18131 Karar No: 2014/2877 Karar Tarihi: 17.02.2014
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/18131 Esas 2014/2877 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2013/18131 E. , 2014/2877 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ELMALI SULH HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 09/07/2013 NUMARASI : 2013/111-2013/302
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden dava konusu 116 ada 48 parsel sayılı taşınmazın 2/8 payının A. B.: A. F.karısı/kızı adına kayıtlı olduğu, davacının sözü edilen payın mirasbırakanı A. B."na ait olduğunu ancak tapu kaydında soyismin yanlış yazıldığı iddiasıyla eldeki davayı açtığı, bilahare 28/05/2013 tarihli celsede mirasbırakanın A. F. karısı olup baba adının İbrahim Hakkı olduğunu ileri sürerek baba adının da düzeltilmesini istediği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HMK"nun 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HMK"nun 294. maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır. İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek, kısa kararda tapu kaydının A. A. F. karısı kızı olarak düzeltilmesine karar verildiği halde gerekçeli kararda A B: İbrahim Hakkı kızı olarak düzeltilmesine karar verilerek kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir. Davalının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün l0.4.l992 gün, l992/7 Esas, l992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı çerçevesinde bir karar verilmek üzere (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.