Taraflar arasında görülen davada;Davacı, ortak miras bırakan S. A."ın 16578 ada 1 sayılı parseldeki 5 numaralı bağımsız bölümünü davalıya satış yoluyla devrettiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı biçimde yapıldığını ileri sürerek, tapu iptali, tescil istemiştir.
Davalı, taşınmazı bedeli karşılığı satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının tanık deliline dayandığı, ancak tanıkların isim ve adreslerini bildirmediği, iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ....raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden, delillerini bildirmeleri için 7.10.2008 günlü duruşmada taraflara 10 günlük süre verildiği, takip eden 25.11.2008 günlü oturumda davacı vekilinin delil dilekçesini sunduğu, dilekçesinde tanık deliline de dayandığı, tanıklarının isim ve adreslerini ise ayrıca bildireceğini ifade ettiği; mahkemece, davacı vekilinin delillerini hasretmiş olması nedeniyle isim ve adres bildirmek için süre talep etme hakkı bulunmadığı, mevcut delil durumuna göre de davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği görülmektedir.
Ne varki, davacı vekilinin, delil dilekçesinde gösterdiği deliller dışında başkaca delili olmadığı şeklinde delillerini hasrettiğine ilişkin bir beyanı bulunmamaktadır. Kaldı ki, delillerini hasretmiş olsa bile, dilekçesinde tanık deliline de dayanmış, delil bildirimi için hakim tarafından taraflara verilen sürenin kesin olduğu da belirtilmemiştir. Bu durumda, tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi yönünde davacı vekiline imkan tanınması gerekeceği açıktır.
Bilindiği üzere, HUMK."nun 163. maddesinde, hakimin, tayin ettiği müddetin kat"i olduğuna karar verebileceği, aksi takdirde tayin olunan müddeti geçirmiş olan tarafın yenisini isteyebileceği; 217/2. maddesinde ise, davanın ispatı için delil ikamesi lazım ise bunları diğer tarafa tebliğ etmek üzere iki tarafa münasip bir mühlet verileceği düzenlenmiştir.
Hal böyle olunca, tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi bakımından davacı vekiline uygun bir süre verilmesi ve sonucuna göre işlem yapılması gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.