14. Hukuk Dairesi 2010/1215 E. , 2010/2290 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacılar tarafından, davalılar aleyhine 07.11.2007 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin men"i ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davacı ... bakımından açılmamış sayılmasına dair verilen 20.10.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ..., ... ve ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, 228 ve 230 sayılı parsellerin paylı malikleri olduğunu, davalıların bu parsellere haksız elattıklarını, elatmanın önlenmesini ve ecrimisil tahsilini talep etmiştir.
Davalılardan ... ve ... taşınmazı kullanmadıklarını, diğer davalı ... tarafından kullanıldığını belirtmiş, davalı ... ..., taşınmazları ... ve ... aileleri adına ekip biçtiğini, davanın reddini savunmuş, davalı ... davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacılardan ... ... tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına, davacı ...’in açtığı davanın kabulü ile 228 ve 230 sayılı parsellere davalı ..., ... ve ... ...’ın elatmalarının önlenmesine, 975.80 TL ecrimisilin bu davalılardan tahsiline, davalı ... aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ..., ... ... ve ... ... temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 6. maddesi hükmü uyarınca herkes iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Başka bir deyişle davacı bu davada 228 ve 230 sayılı parsellere davalılar tarafından fiilen elatıldığını ispat etmek zorundadır. Oysa, davalılardan ...’in hem 228 hem 230 sayılı parsellere elatılarak onun tarafından kullanıldığı kanıtlanmış değildir. Bu nedenle davalı ... hakkındaki davanın reddi gerekirken onun aleyhinde de hüküm tesisi doğru olmamıştır.
Yukarıda sözü edildiği üzere çekişme, 228 ve 230 sayılı parsellere ilişkindir. Bu parsellerde davacılardan ...’in 27/2304 payı vardır. Diğer paylara başka kişiler maliktir. Ancak, davalılardan M....’in de aynı taşınmazlarda 48/2304, davalı ... ...’ın da aynı oranda paydaş olduğu görülmektedir.
Kuşkusuz, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşların payına elatmalarının önlenmesini her zaman isteyebilir. Ancak, o paydaşın taşınmazda payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa elatmanın önlenmesi davası dinlenemez. Yerleşik Yargıtay uygulamasına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebilir.
Bundan dolayı her iki taşınmazın da kimin tarafından kullanıldığının saptanması, özellikle davacı ...’in taşınmazlarda kısmen kullanımının olup olmadığının belirlenmesi davanın çözümü için zorunludur.
Mahkemece yapılması gereken iş; 228 ve 230 sayılı parsellerde davalı ... ... ile ...’in de payları olduğunu gözetmek, yerinde yeniden keşif yapılarak taşınmazları kimin veya kimlerin kullandığını açıkça belirlemek, özellikle de davacıların her iki taşınmazda payları sebebiyle kullandığı bir bölüm olup olmadığını saptamak, uyuşmazlığı bütün bunların sonucuna uygun bir karara bağlamak olmalıdır.
Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hüküm açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 03.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.