Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2009/3867 Esas 2010/2915 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/3867
Karar No: 2010/2915
Karar Tarihi: 18.03.2010

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2009/3867 Esas 2010/2915 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2009/3867 E.  ,  2010/2915 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir 11. İş Mahkemesi
    TARİHİ : 24/12/2008
    NUMARASI : 2007/102-2008/770

    Davacı,  davalı işveren nezdinde 6.2.1979- 13.7.1981 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanmasına   karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine  karar vermiştir.
    Hükmün davacı  vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan  ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
     Davacı, davalı işverene ait işyerinde 06.02.1979-13.07.1981 tarihleri arasında geçen ve SGK’na bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini istemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine  karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbit davasının kanıtlanması yönünden özel  bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne varki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma   bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı  çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür.  
    Davacıya ait  06.02.1979 .tarihli işe giriş bildirgesinin davalı Kuruma süresi içerisinde verildiğine dair uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, somut olayda fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. İmza ile ilgili bilirkişi raporunda  işe giriş bildirgesinde bulunan davacı imzasının davacının eli ürünü olmadığı saptanmış ise de, yapılan kaynakçılık  işinin daimilik arzettiği, dinlenen bordro tanıklarının davacının uyuşmazlık döneminin tümünde aralıksız çalıştığını beyan ettikleri dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece dinlenen bordro tanıklarının anlatımları inandırıcı bulunmadığından, 1963 doğumlu olan davacının yaşı itibariyle 1975 yılından itibaren 4-5 yıl kaynakçı olarak çalışmasının yaşamın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiğini göz önünde tutarak dinlenen tanıkların anlatımlarındaki çelişkileri gidermesi, doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle olabildiğince delilleri toplaması gerekmektedir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
    Yapılacak iş, tespiti istenen dönemde işyerine komşu olan diğer işyerlerinde bildirge tarihinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı  komşu işyeri çalışanlarının veya işverenlerin tesbit edilerek tanık olarak dinlenip  çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/10. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra yaşlılık aylığı koşullarını buna göre tartışarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle  BOZULMASINA, temyiz harcnını istek halinde davacıya iadesine, 18.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.