19. Hukuk Dairesi 2018/1993 E. , 2019/4258 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi ( Tic. Mah. Sıf. )
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacılar vekili, davalı tarafından başlatılan 30.000 TL’lik kambiyo senedine dayalı icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, aralarındaki taşınmaz satışına ilişkin 80.000 TL’lık satış bedelinin 40.000 TL’sının davalıya nakit ödendiğini, kalan 40.000 TL’nın ise, 20.000 TL’sının dava dilekçesi ekindeki adi senetle, davalının eşine ödendiği ve 9.900 TL’nın da muhtelif tarihlerde şahitler huzurunda davalıya ödendiğini belirterek kalan borcun aslında 10.100 TL olduğunun tespitini, davalı tarafa %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile aralarında taşınmaz alım satım ilişkisinin olduğunu, davacı tarafından taşınmaz satış bedelinin bir kısmının peşin ödendiğini, ödenmeyen kısma yönelik kendisine takibe esas 40.000 TL bedelli senedin verildiğini ve bunun 10.000 TL’sının ödendiğini, ödenmeyen kısım için davacılara karşı takip başlatıldığını belirtilerek, dava dilekçesi ekindeki adi senedin eşi tarafından davacıya daha önce yapılmış ödemeler için verildiğini belirterek, davanın reddi ile karşı tarafa %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı yüklenmesini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dairemizin, 10.03.2016 tarih, 2015/14449E 2016/4374K sayılı ilamıyla, davanın icra takibine konu bonodan dolayı davacıların borçlu olup olmadıklarına ilişkin olduğu, davacıların dayandığı 16.09.2013 tarihli belgede belirtilen 20.000 TL’nın davacı tarafından davalıya ödeme amaçlı verildiği tarafların kabulünde olduğu, davalı her ne kadar ödemenin bono haricindeki alacağa ilişkin olduğunu savunsa da, belgenin tarihi, bononun tanzim tarihinden sonra olması nedeniyle, bu ödemenin bono dışındaki alacağa ilişkin olduğunun ispat yükünün davalıda olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne, davacıların davalıya karşı, takip konusu bono nedeniyle asıl alacak yönünden 19.900 TL borçlu olmadıklarının tespitine, taraflar aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davalı-alacaklı tarafından, davacı borçlu aleyhine 40.000 TL bedelli bonoya dayalı olarak, 30.000 TL tutarında bir takip başlatılmıştır. Davalı-alacaklı, bono bedelinin 10.000 TL"sının haricen tahsil edildiğini, bu nedenle takibin 30.000 TL üzerinden yapıldığını belirtmiştir. Ancak davacı-borçlular ise yargılama sonucunda takip dayanağı bononun 10.000 TL"sını değil, 20.000 TL"sının haricen ödendiğini ispat etmişlerdir. Bu durumda yapılan tahkikat sonucuna göre, davalı-alacaklının bonodan dolayı borcu 20.000 TL olup, 10.000 TL fazla takip yaptığı anlaşılmaktadır. O halde, davacı-borçluların davasının 10.000 TL için kabulü gerekirken, yazılı şekilde daha fazlaya hükmedilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, 09/09/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.