15. Ceza Dairesi 2020/10246 E. , 2021/878 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK."nın 157/1, 52/2-4, 53 maddeleri gereğince mahkumiyet
Sanığın dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 25.12.2012 tarih ve 2012/13-1300-1869 sayılı ilamında da vurgulandığı üzere, sanığın yüzüne karşı verilen hükme ilişkin temyiz süresinin tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlaması için kanun yolu bildiriminin kanunun öngördüğü şekilde ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde yapılması gerektiği; somut olayda ise, sanığın yüzüne karşı verilen 23/01/2020 tarihli hükümde başvurulacak kanun yoluna ilişkin bildirimde, “Bu karara karşı tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde...” ibaresinin kullanılmış olması nedeniyle bildirimin yanıltıcı olduğu, dolayısıyla temyiz süresinin başlangıcının 23/01/2020 tarihi olarak kabulünün mümkün olamayacağı anlaşılmakla; sanığın 20/02/2020 tarihli temyiz talebinin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edilerek ve sanığa atılı dolandırıcılık suçunun 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaşma kapsamında olması nedeniyle, dosyanın uzlaşma bürosuna tevdii edildiği ancak; uzlaşmanın sağlanamadığı belirlenerek yapılan incelemede;
Katılanı telefonundan arayan şahısların katılana kendilerini İl Emniyet müdürü olarak tanıttıkları, katılana KCK üyelerince kimlik bilgilerine ve hesaplarına ulaşıldığı, bu kişilerin yakalanmaları için bildirecekleri hesaba para yatırması gerektiğini söyledikleri, telefon görüşmesi sırasında kendisini Cumhuriyet Savcısı olarak tanıtan bir şahsın da katılan ile konuşarak benzer sözlerle katılanı belirttikleri hesaba para yatırması konusunda ikna ettikleri, katılan tarafından bildirilen hesaba 5.655 TL para yatırıldığı, bu paranın sanığın gayri resmi eşi veya arkadaşı olan ..."e ait banka kartının ise kullanılması için sanığa verilmiş olduğu ve sanığın kullanımında olduğunun anlaşıldığı, bu şekilde sanığın dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen olayda; sanığın, para havale edilen hesaba bağlı kartın kendi uhdesinde olduğu ve fiilen kendisi tarafından kullanıldığına dair tevil yollu ikrarı, hakkında beraat hükmü verilen ...’in söz konusu kartının gayri resmi eşi olan sanıkta bulunduğunu, kendisinin olayla bir ilgisinin olmadığına dair savunmaları, katılanın aşamalardaki istikrarlı beyanları, banka cevabi yazıları, uzlaştırmanın sağlanamadığında dair rapor ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin sabit olduğu ve suç tarihinde 6763 sayılı Kanun"un 14. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK"nın 158/1-L bendi bulunmaması nedeniyle, sanığın eyleminin sanığın lehine olan 5237 sayılı TCK"nın 157/1. maddesinde düzenlenen basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğunu takdir eden mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanığın sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında “25” tam gün olarak belirlenen adli para cezasının 5237 sayılı TCK"nın 52/2. maddesi gereğince günlüğü 20 TL"den olmak üzere 500,00 TL adli para cezasına çevrilmesi gerekirken hesap hatası sonucu 1.000,00 TL adli para cezasına çevrilmek suretiyle, fazla ceza tayini,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususta, aynı kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden, hüküm fıkrasından adli para cezasına ilişkin “1.000,00 TL” adli para cezası ibaresinin çıkarılarak, yerine "500,00 TL" adli para cezası ibaresini eklenmesi suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 08/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.