13. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/8803 Karar No: 2014/8422 Karar Tarihi: 21.03.2014
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/8803 Esas 2014/8422 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2014/8803 E. , 2014/8422 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tüketicinin açtığı itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı bankadan kullanmış olduğu kredi sırasında kendisinden kesilen 3.188,00 TL dosya masrafı ve yeniden yapılandırma ücreti ile ilgili olarak ... Anadolu 9. İcra Müdürlüğü"nün 2013/10555 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takibe konu edilen bu masrafların zorunlu masraf olmadığı gibi bu masrafların alınabileceğine ilişkin sözleşme hükümlerinin haksız şart niteliğinde olduğunu,buna rağmen davalı banka tarafından itiraz edilmiş olması nedeniyle başlatılan icra takibinin durduğunu belirterek borçlu/davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece,itirazın iptaline ilişkin talebin kabulü ile davalı borçlunun ... 9. İcra Müdürlüğünün 2013/10555 sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline; davacı tarafın davalının %20 icra inkar tazminatı ile mahkum edilmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra-inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine, iki numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm fıkrasının ikinci bendinde yer alan “İcra takibine konu edilen talep yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın davalının %20 icra inkar tazminatı ile mahkum edilmesine ilişkin talebinin reddine;” cümlesinin hükümden çıkartılarak yerine "Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” cümlesinin yazılmasına,hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 21.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.