A.. Y.. ile Hazine ve G.. B.. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Gelibolu Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 11.10.2012 gün ve 63/200 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılar Hazine vekili ve Belediye vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, dava konusu 239 ada 21 parselin tapuda D. oğlu Z. adına kayıtlı olduğunu, tapu kayıt malikinin kim olduğunun bilinemediğini ve çevrede tanınmadığını, 30 yılı aşkın süre vekil edeni tarafından koşullarına uygun olarak tasarruf edildiğini açıklayarak tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili ile G.. B.. vekili, kazanma süresi ve koşullarının oluşmadığını, son mirasçının Hazine olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Mahkemece, davanın kabulüne 239 ada 21 parselin tapu kaydının iptaliyle davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılar Hazine ve Belediye vekili tarafından temyiz edilmiştir. Bahçeli ev niteliğindeki 239 ada 21 parsel, Mayıs 1926 tarih 5 sayılı tapu kaydı kapsamında kaldığı, kayıt malikinin ölü olduğu açıklanarak 20.03.1971 tarihinde ölü D. oğlu Z. adına tespit edilmiş, kadastro tutanağının 03.06.1971 tarihinde kesinleşmesi üzerine tapu kaydı oluşmuştur. Dava; TMK"nun 713/2 maddesi uyarınca tapu kaydından malikin kim olduğunun anlaşılamaması nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de ulaşılan sonuç usul ve Kanuna uygun bulunmamaktadır. Malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkânsız olmasıdır (HGK. nun 10.4.1991 tarih 1991/8-51 Esas, 194 Karar sayılı ilamı). Kütükteki bilgi ve belgelerden, gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde ve malik sütununun boş bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir. Somut olayda; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağı ile tespite esas Mayıs 1926 tarih 5 sayılı tapu kaydında tapu kayıt malikinin kim olduğu açıkça belirtilmiştir. Dayanak tapu kaydı ve kadastro tutanağındaki açıklamalara göre malik tanınan ve bilinen kişi olup maddede yazılı koşulların gerçekleştiğine kabule olanak bulunmamaktadır. Mahkemece, bu hususlar dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonunda yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Her ne kadar aktif ve pasif dava ehliyeti ve buna bağlı olarak taraf teşkili eksik ise de bozma gerekçesi karşısında bu eksiklikler tamamlanmış olsa da sonuca etkili olmayacağından bozma nedeni yapılmamıştır. Davalı Hazine vekili ile Belediye vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 445,50 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden Belediye Başkanlığı"na iadesine, 13.01.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.