14. Hukuk Dairesi 2009/14887 E. , 2010/807 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 08.05.2000 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 22.05.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davalı, dayanılan satış vaadi sözleşmesinin oğlunun ticari ilişkisi nedeniyle teminat amaçlı olarak düzenlendiğini, açılan davanın reddini savunmuştur.
Karşı davasında ise, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin iptalini, sözleşme sebebiyle tapuya verilen belirtmenin terkinini talep etmiştir.
Mahkemece asıl dava reddedilmiş, karşı davanın kabulüne, sözleşmenin iptali ile sözleşme sebebiyle tapu kaydında yapılan belirtmenin terkinine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı temyiz etmiştir.
1- Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni
Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Nitekim davacı, dayanağı olan ve biçimine uygun düzenlendiği anlaşılan 01.03.1999 tarihli sözleşme sebebiyle Türk Medeni Kanununun 716.maddesine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur.
Karşı davada ise, noterde düzenlenen sözleşmeye karşı bu sözleşmenin tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığı iddiasıyla teminat amaçlı olmasından dolayı feshi ve şerhin terkini talep edilmiştir. Karşı davanın davacısının dayandığı yazılı bir sözleşme yoktur.
Oysa, HUMK’nun m.288 gereği bir hakkın doğumu, düşürülmesi, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin yapıldıkları zamandaki miktar ve değeri bugün için 550,00 TL’yi geçmekte ise, bu iddianın yazılı şekilde (senetle) kanıtlanması gerekir. Tek başına asıl davacının, dava dışı bir şirketle organik bağ içinde olması 01.03.1999 günlü sözleşmenin teminata müstenit düzenlendiğinin kabulünü gerektirmez.
Ne var ki, yazılı delili olmasa da karşı davacı, 07.12.2000 tarihli dilekçesinde yemin deliline dayandığından, davalı / karşı davacıya yemin teklifi hakkı hatırlatılmalı, karşı dava bunun sonucuna göre hükme bağlanmalıdır.
Karar açıklanan bu nedenlerle asıl davacı yararına bozulmalıdır.
2-Yukarıdaki bozma nedenine göre karşı davacının temyiz itirazlarının incelenmesi şimdilik gerekmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1).bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün asıl davacı yararına BOZULMASINA, hükmün (2).bentte yazılı nedenlerle karşı davacının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 01.02.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.