Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/7290 Esas 2016/9147 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7290
Karar No: 2016/9147
Karar Tarihi: 07.11.2016

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/7290 Esas 2016/9147 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/7290 E.  ,  2016/9147 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 11.06.2013 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.05.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    KA R A R

    Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
    Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 130 ada 50 parsel sayılı taşınmaz lehine davalı Hazineye ait 49 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit kurulmasına karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
    Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel
    bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
    Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
    Somut uyuşmazlıkta; dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının taşınmazının genel yola bağlantısının bulunmadığı, geçit tesisi ihtiyacı içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davacının taşınmazı lehine geçit hakkı tesis edilen 49 parsel sayılı taşınmazın taşlık niteliği ile Hazine adına kayıtlı olduğu, Hazineye ait taşlık niteliğindeki kamu malından geçit tesisi mümkün olmadığı dikkate alınmadan hüküm kurulmuştur. Davacının taşınmazının genel yola ulaşabilmesi için Dairemizin yukarıda bahsedilen ilkeleri nazara alınarak davacının taşınmazına komşu diğer parsellerden geçit tesisinin mümkün olup olmadığının araştırılması, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.