16. Hukuk Dairesi 2015/1860 E. , 2016/442 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 108 ada 7 ve 8 parsel sayılı sırasıyla 581,26 ve 592,35 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar hükmen davalı ..., 108 ada 9 parsel sayılı 486,48 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hükmen davalı ..., 108 ada 10 parsel sayılı 488,19 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz hükmen ... ve 108 ada 11 parsel sayılı taşınmaz ise hükmen davalı ... ve müşterekleri adına tescil edilmiştir. Davacı ... ve müşterekleri, çekişmeli taşınmazların bir kısmının kendi adlarına kayıtlı komşu 108 ada 12 parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğu ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği iddiasına dayanarak tapu iptal ve tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar ... ve müşterekleri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, 108 ada 12 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu belirterek, davalılar adına kayıtlı 108 ada 7, 8, 9, 10 ve 11 parsel sayılı taşınmazlar ile kendi taşınmazı arasındaki sınırın kadastro sırasında yanlış tespit edildiği iddiasıyla tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Dava dilekçesi içeriğine göre taraflar arasındaki ihtilaf, ortak sınırın tespitine yöneliktir. Mahkemece, ekonomik amaca uygun kullanım bulunmadığı gerekçe gösterilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, bu gerekçe zilyetlikle mülk edinme halinde söz konusu olup, gerçek kişiler arasındaki bu tür ihtilafların mevcut kullanım durumunun belirlenmesi ile çözülmesi gerekir. Mahallinde yapılan keşifte dinlenen bir kısım tanıklar dava konusu taşınmazlarla davacı taşınmazı arasındaki sınırı çalılık olarak belirtmiş olmalarına rağmen fen bilirkişi raporunda bu sınırlar ayrı ayrı ve açıkça işaretlenmemiştir. Bu haliyle fen bilirkişi raporunun keşfi takibe imkan sağlar nitelikte ve denetime elverişli olduğundan söz edilemez. Hal böyle
olunca; sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, yöreyi iyi bilen yaşlı, yansız yerel bilirkişi ve tarafların gösterecekleri tanıklar ile önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar da hazır edilmek suretiyle taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taraflar arasındaki ortak sınırın neresi olduğu hususlarında maddi olaylara dayalı somut bilgiler alınmalı, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde bu çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, özellikle yerel bilirkişi ve tanıkların ortak sınırlara ilişkin olarak beyanlarında bahsettiği çalılık ve benzeri sınır yerleri teknik bilirkişiye ayrı ayrı ve açıkça işaretlettirilmeli, teknik bilirkişiden keşfi izlemeye ve bilirkişi sözlerini denetlemeye olanak veren, ayrıntılı rapor alınmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar yerine getirilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davacılara iadesine, 01.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.